Ülkemizin ‘’Eski Türkiye’’ diye tabir edilen 2000 öncesi dönemde her iş ve işlemlerde eksik ve geri olunduğu gibi sendikal konularda da çok geri ve ilkel bir dönem içinde bulunulduğunu, çok kısıtlı bir sendikal alan içerisinde mücadele edilmeye çalışıldığını çok net bir şekilde görebiliriz.
O dönemin malum Türkiye’sine şöyle bir göz attığımızda her şeyin karanlık sadece televizyonların ise renkli ve karıncalı gösterdiğine şahit olmuşuzdur. Özellikle siyasi atmosferdeki koalisyonlu dönemlerde istikrarsızlıkta istikrarlı olunmasından hareketle sendikalaşma ve örgütlenmeler de bundan nasibini almış bir vaziyette çok geriden ve yavaş bir şekilde engellere takılarak yol almaya çalışmıştır.
"2000'li yıllarda, birçok alanda olduğu gibi temel hak ve hürriyetlerin önündeki engeller kaldırıldı, örgütlenme özgürlüğü konusunda ciddi adım atıldı.Bu dönemde kamuda çalışanlara ilk olarak ‘’toplu görüşme’’ hakkı verilmiş ve ‘’Uluslararası Çalışma Örgütü ‘’ ( ILO) sözleşmelerine de intibak anlamında bir merhale kat edilmiştir. Böylece sendikal örgütlenmeye yeni bir hüviyet ve yeni bir nefes kazandırmak için atılan bu adım elbette çok kıymetli olmuştur. Deyimi yerindeyse sendikacılıkta adeta çığır açılmıştır.
Kamu çalışanlarının örgütlenmelerine ivme kazandıran bu tarihi adımla birlikte o dönemin toplu görüşme yetkilisi olanların da kamu çalışanları için verdikleri mücadele, ortaya koydukları samimiyet o dönemin şartları içerisinde değerlendirildiğinde ise gerçekler ayan beyan ortadır. Bunun için şunu da açıkça belirtmekte fayda var kendi toplu görüşme dönemlerinde yetkili ancak etkisiz olan sendikamsı yapıları kendilerinin bile beklemedikleri inanmakta güçlük çektikleri ve anlamakta zorluk yaşadıkları o donemin siyah beyaz tv sendikacılarının bu görüşmelerdeki karneleri de orta bile değilmiş.
Sendikamız Eğitim Bir Sen ise ilerleyen süreçlerde tüm samimiyetiyle o dönemde yetkisiz olmasına rağmen daha iyi bir sendikacılık nasıl olması gerektiğine kafa yormuş, emek vermiş ve kabuğuna sığmayıp hem yetkiyi almış hem de ‘’toplu sözleşmeyi’’referanduma 2010 yılında anayasa reform paketine aldırarak sendikacılıkta sıra dışı bir dönem açmıştır. Bu sayede sendikal hakların aranmasına da çok önemli katkılar sunmuştur. Böylece 4688 sayılı kanunda iyileşme adına da bir gedik daha açılmıştır. Bugünkü 100'lerce kazanımın da imza altına alınmasının öncülüğünü yapmıştır. Tarihi süreç içerisinde bakıldığında hiç şüphesiz sendikacılıkta bu ve buna benzer birçok önemli adımların atılmasına çok önemli değer ve katkıların sunulmasına imkan ve zemin hazırlayan yine sendikamız olmuştur.
Geçmişten günümüze verilen bunca emek ve mücadelelerle geldiğimiz noktada kayda değer çok önemli gelişmeler olsa da hala birçok eksikliklerin olduğunu bu toplu sözleşmede de tekrar gördük ve yaşadık.
Şimdi Yeni Türkiye Yüzyılı'nda bazı şeyleri idrak etmek yani sapla samanı birbirinden ayırmak kesinlikle bu dönemde çok daha kıymetli bir hal almıştır. Şuanda görüşme sendikacılığı döneminde görüş bile bildirmekten aciz olanların eleştirmeye çalıştıkları eksiklikler sendikamızdan değil bilakis 4688'den kaynaklanmaktadır.
4688'e rağmen her toplu sözleşme sürecinde olduğu gibi bu toplu sözleşme sürecinde de sendikamız üzerine aldığı büyük sorumluluğun üstesinden başarıyla gelmeyi bilmiştir.
Tabiki güneşi görmek istemeyip gözünü kapayıp gündüzü kendine gece yapanlar bunu anlayamazlar. Çünkü onlara her zaman gündüzler karanlık geceler ise zifiri karanlık olmaya devam edecektir. Bizler ise örgütlü olmaktan dolayı aldığımız gücümüzü daha çok kazanımlar elde edebilmek uğruna gecelerimizi de gündüzümüze katarak çalışmaya devam edeceğiz.
Sonuç olarak şuna inanıyoruz ki birilerinin biz istediğimizde hayal dedikleri hayallerinde bile olmayan 3600'ü nasıl aldıysak 4688'inde değiştiğini verdiğimiz mücadeleler neticesinde hep birlikte göreceğiz. İster kabul etsinler ister etmesinler bu toplu sözleşmede de 4688’e ve hakeme pardon notere rağmen verilen mücadelemizle geçmişte elde edilen kazanımlar elde tutulmuş ve üzerlerine de yeni kazanımlar alınmıştır. Gerçekler ne acıdır ki bu inkar edilemez bir gerçektir.
Bu süreçte emek veren, ter akıtan başta Sayın Genel Başkanımız Ali Yalçın olmak üzere emeği geçen herkesten Allah razı olsun. Yeni toplu sözleşmemiz hayırlı uğurlu, emeği kutsal bilip bu süreçte emek veren herkese de selam olsun.
1 | TOPLU GÖRÜŞME’DEN TOPLU SÖZLEŞME’YE |
2 | NİÇİN SENDİKALI VE ÖRGÜTLÜ OLMALIYIZ |
3 | BİR ÖMÜR EGITIM BİR SEN |