Ankara 1 Şubesi

Şube Başkanımız Yüksel HAŞLAK yazdı. "Dinemez Yankısı Mahşerde Bile" (Mehmet Akif İnan Anısına)

Vefatının 22.yılında Mehmet Akif İnan Hocamızı rahmetle anıyoruz. Mekanı cennet olsun.
 
                    Şube  Başkanımız  Yüksel  HAŞLAK  yazdı.
                       "Dinemez   Yankısı   Mahşerde   Bile" 
                          (Mehmet   Akif   İnan   Anısına)
 
 
Sadece bir yol açmanın değil, ardında bir çığır açmış olmanın hazzını bıraktı bizlere. Bilmezler önden gitmenin zorluğunu önden gitmeyenler. Önden giden feraset gözetmelidir, sıkıntı ve yokluğa göğüs germelidir, önce kendi kardeşlerini yola çıkmaya ikna etmelidir. Ardından gelenlerin bu manada işi daha kolaydır. Hudutları belirlenmiş, yola koyulmuş bir kervana dâhil olmaktır tek yapması gereken. Yol açmak mühim bir husustur açılmış güzel bir yolda revan olmak da güzel. Kutlu bir yolun kardeşliğinin bereketini de zırhlanan “Yedi Güzel Adam”ın ağabeyi Kurucu Genel Başkanımız Mehmet Akif İnan, 6 Ocak 2000’de dar-ı bekaya göç eylemişti. Bugün ardında kutlu bir yol ve bu yolda kardeşlik eden milyonlar bıraktı bizlere. Özü insan olan, davası Haktan yana durmak hesabında, İslam’ın erdemiyle taşları döşenmiş bir yol bıraktı biz geriden gelenlere.
 
 
Bir hayali kuşanmışlardı, bir öğretmen olarak nesillerin toplumumuzun rengiyle boyanmasını kendilerine hülya edinmişlerdi. Bir arada durmanın gücüne, sihrine güveniyorlardı. Bu hayal gecelerini gündüzlerini bir kandil gibi durmaksızın aydınlatıyordu. Bir hedefe kilitlenme hali, bir gayeye adanmışlık ahvali.
 
 
Bir uyku bölmezse anılarımı
Korkarım çıldırtır bu hayal beni
 
 
Her şey bir adımdaydı. Her şey üzerinde oturduğumuz hazine sandığının bir nefesle üzerindeki tozdan arındırılmasıydı. Yani aslında tüm güzellikler bir “Hüff” kadar yakındı. Dünyaya ait olmanın esaretini, sonsuzluğa bağlı olmanın özgürlüğünü yaşamak için sadece kafesin zincirlerinden kurtulmak gerekliydi. Akif İnan, 20. Asırda zincirleri kıran adamdı, Tüm boyunduruklarla kavgasını âleme ilan eden bir kahraman.
 
 
Bir adım atarsak kafes kırılır
 
Belki birden erir zincirlerimiz
 
 
İçinden geldiğimiz gelenek post modern dünya görüşüyle taban tabana zıt biçimde hüznü kutsuyor ve ölümü arzulanan bir varlık olarak görüyor. Ölüm güzel şeydi, ıstırap çekmek, çileye talip olmak güzel. Önden gidenler çileye talip olurlar. Onlar gül devrini görmenin derdinde olmadılar. Akif İnan da çilesi yaşanmayan bir davanın sinelerde makes bulmayacağının bilincindeydi. Istırap bizim kültürümüzde var olduğunun, varlığın ispatıydı. Dört unsurun yaratılış hilkatini içinde saklayan insan ıstırap duyarak olgunluğa ulaşabilirdi. Istırap yoksa insan olma keyfiyeti de zayıflayacaktı. Bu çağın lezzetli keyiflerine, zehrine karşı durabilmenin gücü acılara gark olmak, acı kuşanmaktı. Tüm eserlerine sinmiş bir ıstırap hali vardır. Dilinde bitmeyen bir ıslıktır ölüm türküsü ve ıstırap terennümleri.
 
Istırap varoluş şartımız oldu
Esef etme yasım karaymış diye
 
Acılar umudu buldurur bize
 
Bir zırha büründüm bu çağa karşı
 
Modern Türk aydının Batıya olan yol ve yolculuk hevesine karşın 20. Asrın modern
 
dervişleri yitiği kaybettikleri yerde arama ferasetindeydiler. Akif İnan da biliyordu ki Batı
 
başka bir halin toplumuydu ve bizim değerlerimizle örtüşük bir bilinçte değillerdi. Belki
 
toplumun tüm kesimlerinde Batı deyince modern teknoloji geliyordu akla fakat 20. Asır
 
Türk aydınlarının Batı diye bize dayattıkları bizi kendi köklerimizden koparma gayretinden
 
başka bir şey değildi. Bir önden giden yiğit olarak Bizim aydınımız olarak bize ait bir
 
gelecek tasavvuru kurdular. Bizim yaşam felsefemizi dirilttiler. Kendi köklerimiz üzerinde
 
yüceleceğiz, kendimize ait ne varsa yücelteceğiz, öze döneceğiz, kaybettiğimiz ne yitiğimiz
 
arayıp bulacağız.
 
Anamı sorarsan büyük doğudur
 
Batı ki sırtımda paslı bıçaktır
 
 
 
Çağı kurtarmanın bir eylemidir
 
Çağ dışı görünen ilgimiz bizim
 
 
 
 
Bir umut halidir bizim kuşandığımız, daima hayatı bir umut penceresinden seyrederiz. Yese
 
düşmeyiz, çaresizliğin bıçağında can vermeyiz. Her şey için Allah vardır ve daima elde var
 
birdir. En tükendiğimiz halde dahi misal Çanakkale’de ne yazmıştık silahımızın üzerine
 
“Allah bizimledir”. Bu çağın insanımıza üflediği vesveseden kurtulduğumuzda yine kutlu bir
 
nesil eliyle her şey eskimeyen günlerdeki gibi olacaktır. Akif İnan, ardından gelecek
 
nesillerin bir şafağa, bir muştuya teşne oldukları inancındaydı ve pek yakın bir şafağın
 
gayretindeydi.
 
Gel kurut bu çağın kargaşasını
 
Seninle beklenen şimdi şafaktır
 
Doğ ey güneş erit taştan adamı
 
Ve kurut taşları diken elleri.
 
Bütün hayatı boyunca ait olduğu yere gitmenin arzusundaydı. Ölüm korkulacak bir
 
mevhum değildi. Ölüm bitmek değil, yeniden doğmaktı hem de bu sefer ölümsüz olarak.
 
Öldün bir daha ölmeyeceksin. Yaslasam gövdemi karlı dağlara, sonsuz bir uykuya
 
kavuşsam bir gün. Bir ömür aradığı sevgiliye 60 yaşında kavuştu. Bir yar-i baki arıyordu,
 
bütün hayatınca aradığı buydu. Kavuşma arzusuyla yandığı bu sevgili onu en sevdiği
 
şehirde, doğduğu şehir Hz. İbrahim’in şehri Urfa’da kucakladı.
 
Bitirip şu kara kuru ekmeği
 
Göç etsem diyorum yar ellerine.
 
Kurucu Genel Başkanımız Akif İnan, kutlu bir kervanın 20. Asırda seçilmiş bir kervancı
 
başıydı. Kervanı kaybolduğu çöllerde yeniden menziline çağıran bir münadiydi. 1400 yıl
 
öncesinin kutlu çağrısını yineleyen bir taze nefes. Tüm insanları dirilmeye davet eden bir
 
hekim, köklerinde dirilmeye davet eden bir öğretmendi. Yunus’un dilinden söylenenleri
 
tekrar eden bir büyük şair, Mevlana’nın dilini tercüme eden bir mütefekkirdi. Bizler bugün
 
onun açtığı yolda bu ulu gayeye yolculuktayız. Birbirinden ayrılmaz bir bedenin uzuvları
 
gibi.
 
Seninle ilgimiz bir heves değil
İyi bil neyimsin benim, nenim ben
 
Yol açan insanların kaderidir devrinde ve çağdaşları tarafından iyi anlaşılamamak. Onlar en büyük melekesi düşünmek olan insanı “düşünmez misiniz” diye yeniden düşünmeye çağırırlar. Bu büyük bir yol ve büyük bir yolculuktur. Bu kervan mahşere kadar yol alacak ve hedefine ulaşacaktır. Bu kervana yolculuğunda katılanlar daha sonra ölüm onları çağırınca ayrılırlar, kervan yeni yolcularla yoluna devam eder. Bu kervana güç katmış, yolun yolculuğun hakkını vermiş, ardında milyonlarca yolcu bırakmış Kurucu Genel Başkanımız Mehmet Akif İnan’ın rıhletinin sene-yi devriyesinde rahmetle anıyorum. Biz ondan razı olduk dilerim Rabbimiz de ondan razı olur.
 
Sen attın bilmeden kuyuya taşı
 
Dinemez yankısı mahşerde bile
 
 
 
 YÜKSEL HAŞLAK
 
EĞİTİM-BİR-SEN
 
ANKARA 1 NO'LU ŞUBE BAŞKANI
 
 
 
Ek alanı