Kendisinden kaynaklanmayan nedenlerle haftada fiili olarak 6 saat derse girmek zorunda kalan sınıf öğretmenine 30 saat üzerinden ek ders ücreti ödeniyor ve bu da Bakanlığın yaptığı düzenlemeden kaynaklanıyorsa ne yapılır? Yarın bir gün bir denetçi çıkıp, “Haftada fiili olarak 6 saat derse girip maaş karşılığını doldurmadığın halde ek ders ücretini de tam almışsın. Kusura bakma ama sana zimmet çıkarıyorum” derse sizce sorumlusu kimdir? İşe çağrılıp haftanın 4 günü boş bekletilip, bir gün fiili derse sokulan öğretmen mi, yoksa yaptığı düzenlemenin ne anlama geldiğini bilmeyecek kadar görevinin farkında olmayan(!) ve aktarılanlara gıkını dahi çıkarmayan duyarsız bürokratlar mı?
Milli Eğitim Bakanlığı, son dönemde, uygulamaya koyduğu yeni eğitim sisteminin yapısal değişikliklerine ve alandaki genel sorunlara yoğunlaşmış görünüyor. Herkesin ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarındaki sorunlara yoğunlaştığı, ilgililerin enerjisini yönetici atama, rotasyon, il müdürleri, görevde yükselme gibi konulara teksif ettiği şu günlerin telaşının arasında birden bire feryat koparsa şaşırmayalım. Başında, mesleki birikimi ve donanımı konusunda herkesin şapka çıkaracağı bir Genel Müdürün bulunduğu Özel Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün altının resmen boş olduğu görülüyor. Sayın Genel Müdür farkında olmayabilir ama grup başkanları, şube müdürleri, uzmanlar nasıl bu düzenlemeyi yaparlar, anlamak mümkün değil?
Sendikalar ses çıkarmayınca, öğretmenler zimmetle karşı karşıya gelmeyince, mahkeme süreci başlamayınca, yaptığı işi sorgulamayan yöneticilere işinin ehli denilebilir mi? Üstelik Eğitim-Bir-Sen Genel Merkezi olarak 05.03.2013 tarihinde 02/614/EBS/234 sayılı yazıyla Bakanlığa yazmış ve gereğini istemişiz. Ama gel gör ki ne arayan ne de soran var.
Hiç kimse kızıp küplere binmesin, şimdi olayı açıklıyorum.
Özel Eğitim Genel Müdürlüğü tarafından 2013 yılı Şubat ayında uygulamaya konulan; hiçbir belge, bilgi ve açıklamaya dayanmayan, ama e-okul sistemi üzerinden yapılan sınıf düzenlemesiyle getirilen değişiklik, gerek okul müdürlerini gerekse öğretmenleri zor durumda bırakmış, “Yarın bir gün zimmet çıkarırlarsa, bunun sorumlusu şimdi biz mi olacağız” sorusunun sorulmasına neden olmuştur.
9,10, 11 ve 12. sınıflardan oluşan İş Okullarında (Özel Eğitim Mesleki Eğitim Okulu) yeni uygulama öncesinde, iş yerine yerleştirilen öğrenciler ile işe yerleşemeyen öğrenciler beraberce aynı sınıfta eğitim görüyorlardı. İşe yerleştirilen öğrenciler haftada bir gün okulunda, diğer günler de ise işyerlerinde mesleki eğitim görüyorlardı. Aynı sınıftaki işe yerleşemeyen öğrenciler ise hafta boyunca kendi sınıfında hem özel eğitim öğretmenleri hem de gerekli branş öğretmenleri (Beden Eğitimi, Resim, Müzik, Din Kültürü, İş Eğitimi) tarafından eğitimlerine devam ediyorlardı. Yeni düzenleme ile bu duruma son verilmiş ve aynı sınıftan iki şubenin bulunduğu bir okulda A şubesi işe yerleştirilenlerden, B şubesi ise işe yerleşemeyen öğrencilerden oluşturulmuştur. E-Okul sisteminde üçüncü bir ihtimal düşünülmemiştir. Okul idareleri ve öğretmenler tarafından ilgili Genel Müdürlüğün yetkililerine bu sistemin sorunları ve ileride çıkabilecek muhtemel sıkıntılar anlatılmış, eğer düzenlemede ısrar edilirse ilerde hiçbir suçu bulunmayan öğretmenlerin zimmetle karşı karşıya kalacağı aktarılmıştır. Marifetin, olması muhtemel sıkıntıları önceden sezebilme kabiliyetinde olduğunu bilmesi gereken üst yöneticiler, tabiri caizse, kulaklarının üzerine yaz uykusuna yatmışlardır.
Müsaadenizle, konuya yabancı olanlara izah edeyim. İş Okullarındaki sınıflarda işe yerleştirilen öğrencilerin haftalık ders saati sayısı 30’dur. Sınıf öğretmenleri, branş öğretmenlerinin girdiği derslere de katılmak zorundadır. Her sınıfta da bir özel eğitim sınıf öğretmeni kadrosu mevcuttur. Sınıf öğretmeninin haftalık zorunlu girmesi gereken ders saati sayısı ise ilkokullardaki gibi 30’dur. Uygulamaya konulan sistem ile işe yerleştirilen öğrenciler haftada bir gün (6 saat) okula gelmekte, 30 saatin geride kalan 24 saati işyerlerinde geçmektedir. Haliyle sınıf öğretmeni fiili olarak sadece haftada 6 saat derse girmektedir. Bu durum, işte olan/okulda olan sınıfların ayrıştırılmasıyla oluşmuştur. İki şubeli bir okulda sınıfın birisi resmen boşa çıkartılmıştır. Bu uygulamayla, sadece sınıf değil, aynı zamanda o sınıfın sınıf öğretmenleri de haftada 4 gün boşa çıkarılmıştır. Böylece sınıf öğretmeni haftada sadece 6 saat derse girmekte, geri kalan 4 gün boyunca okulda boş beklemekte ve ek dersi de doğal olarak haftalık tam saat üzerinden almaktadır.
Başlangıçta sorduğum soruyu müsaadenizle bir kez daha sorayım. Yarın bir gün bir denetçi çıkıp, “Haftada fiili olarak 6 saat derse girip maaş karşılığını doldurmadığın halde ek ders ücretini de tam almışsın. Kusura bakma ama sana zimmet çıkarıyorum” derse bunun sorumlusu kimdir? İşe çağrılıp haftanın 4 günü boş bekletilip, bir gün fiili derse sokulan öğretmen mi, yoksa yaptığı düzenlemenin ne anlama geldiğini bilmeyecek kadar görevinin farkında olmayan ve aktarılanlara gıkını dahi çıkarmayan, duyarsız bürokratlar mı? Özel Eğitim Genel Müdürlüğü, öğretmenlerin daha fazla mağdur olmaması için, ya konuya ilişkin bir açıklama yapmalı ya da bu sistemden biran önce vazgeçip eski uygulamaya dönmelidir.
Elçiye zeval olmaz diyerek, Eğitim-Bir-Sen adına öğretmenlerin mağdur edilmemesi için uyarıyor, Sayın Genel Müdürü, “mutfakta biri var mı” diye aşağıya bakmaya davet ediyorum.
Ali YALÇIN
EĞİTİM-BİR-SEN Genel Başkan Yardımcısı
Çanakkale-Gazze Hattında İnsan-ı Kâmili Aramak
Siyonizmin sponsorları da bedelini ödeyecek
Zorluklar dayanışmayla aşılır, sorunlar örgütlenerek çözülür
Örgütlü gücümüzle tarih yazıyor, yetkimizle kazanım üretiyoruz
Eğitim sisteminin ihtiyacı tamir mi, imar mı?
Salgın sürecinde bir fedakârlık örneği: Eğitim çalışanları
Hakkımızdan azına razı olmadık, olmayız
Pagan kültürden medet uman çağdaşlık
Kamu görevlisi devletin yükü değil, gücüdür
Yeni ufuklardan yeni umutlara
Paradigmalar sarmalında kadın ve emek
Denetim, kadavraya otopsi değil, hayata koruyucu hekimlik yapmaktır
Fedakârlıklarımızın ham maddesi ideallerimizdir
"Eğitim kovayı doldurmak değil, ateşi tutuşturmaktır"
Seçimimiz daha ideal bir eğitim düzeni içindir
Şiddet eğitimi tehdit ve tahdit ediyor
Yanlışı göstermek doğruyu görenlerin hakkıdır
Bir istiklal ve istikbal meselesi olarak öğretmenlik mesleği
Bugün için umut gelecek için müjdeyiz
Sıralama ve yerleştirme baskısı altındaki ortaöğretime yerleştirme serüvenimiz
Niceliğimizin büyüklüğünü niteliğimizin gücüyle besliyoruz
Yabancı dil öğretimi için önce öğretmen
Cefayla açılan yolu vefayla yürüyoruz
Özel öğretimin hâli ve sorunlarının halli
Tarihin öznesi olmak için paradigmayı değiştirmeliyiz
Millî Eğitim millî eğilime uymalıdır
Hikmet sırrına erebilen üstün zekâlı çocukları tanıma ve yetiştirme davamız
Büyük Türkiye hedefine inanmış 402 bin üyeyle yeni anayasa yolculuğu başlatıyoruz
Muhaciri olduğumuz dünyanın Ensarı olmak
"Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın..."
Öncü medeniyet davasında imam hatip okullarının önemi ve sorumluluğu
Hep birlikte hareketleneceğiz, bereketlenerek büyümeye devam edeceğiz
Şimdi, herkesin kazandığı toplu sözleşmeyi anlatma vakti
Kültür elçisi olarak misafir öğrenciler
'İnsanlığın son adası'nda mesuliyetimiz
Denetimin unvan, imkân ve yetki sorunu
Hayatı Hakk'a uydurmak için bismillah...
Hayatı Durdurmak Kimlerin İşine Yarar?
KYK Artık Sorunların Altını Değil Üstünü Çizmeli
Öğretmenler Neden 'Ek Dersi' Değil de 'Ek İşi' Tercih Ediyorlar?
Dünü Kuşanıp Yarını Kuşatacaklar Buluştu
Yüreği, Kavgası, Sevdası ve Kalemi Güzel Adam
Ya Cumhurbaşkanı Öğretmen Olsaydı!
'Akademik Zam' Yeni Hükümetin Önceliği Olmalıdır
Aynı Sorun Aynı Hata Aynı Tartışma
FATİH Projesi Mesleki Eğitimi Uçurabilir mi?
İmkânsız Diye Bir Şey Yoktur
İHH'ya Hasım Olanlar İsrail'e Hısım Olanlardır
Milli Eğitimin Çağı Dönüştürecek Projesi
YÖK, Teknik Öğretmenleri Duymalıdır
Şafak Pavey'in Merhameti Değil, Rosa Parks'ın Başarısı
Sendikacılığın Öğretmeni Erol Battal
Sayın Bakanım, Bürokratların Öğretmene Neden Zulmediyor?
MEB Hukuk Müşavirliği Başörtüye Serbestliği Hazmedemedi mi?
Onlar Çaresizliklerinden, Biz İse İnsanlığımızdan Utandık
Eğitim-İş’e Acil Şifalar Diliyorum
Kılık Kıyafet Özgürlüğü Eyleminde Dik Duranlar ve Dibe Vuranlar
MEB “Unutan iyileşir” Politikasını Bırakmalı
Milli Eğitim 100 Temel Eseri, Ertuğrul Günay İse Kendini Gözden Geçirsin
Sıddık Ertaş’ın Rosa Parks Duruşunu Kutluyorum
Devletin Sadık Kulları ‘Çiçek Olun’…
Statükonun Mankurtlaşmış Kibirli Bekçilerine
Vali Öğretmenleri Anladı Darısı Hükümete
Çığlıklar Feryada Dönüştü Çözüm: İl Emri
Eğitim-Bir-Sen Neleri Yapmadı?
‘Kamusal Alan’ Koca Bir Yalan!
Bakan Felaket Tellallarını Ters Köşeye Yatırdı
Bakan’ın İçi Burkulmuş, Biz ise Çileden Çıktık
Öğretmenler Bu Kez Himmet Değil Buğday İstiyor
Herkesi Eğitim Müfettişi Olmaya Davet Ediyorum
Bazı Eğitim Müfettişleri İstiklal Mahkemelerine Rahmet Okutuyor!
Özel Harekât Okullara Kaydırılsın (!)
Yalan Namertlerin Cesaretidir
Fişleyen Rektörü ve Dışlanan Doçenti Anlayabilmek…
Kurban Olarak Daha Kaç Okul Müdürü Lazım?
Şeflere “Ötanazi” Uygulanıyor
BT Öğretmenlerinin Sorunları Çözülebilir mi?
Sözleşmeli Yolluğunda Yanlışlar Zinciri!
KENDİ REKORUNU KIRAN HER ÇOCUK BİRİNCİDİR
Çatırtının Sesini Duyuyor muyuz?
Sendikal Duruşumuz
Eğitim-Bir-Sen tüm eğitim paydaşlarının sendikasıdır
DÜNYANIN GİDİŞATI VE SORUMLULUĞUMUZ
İnce İnsan
Eğitim Kurumu Yöneticilerinin Seçimi ve Yetiştirilmesi
ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU
NİÇİN SENDİKALI VE ÖRGÜTLÜ OLMALIYIZ
Okul Yöneticiliği ve Sorunları
TÜRKİYE 100. YILINDA ÖĞRETMENLER GÜNÜ
İYİ Kİ VARSIN MEMUR- SEN
Çanakkale-Gazze Hattında İnsan-ı Kâmili Aramak
Bizimle canlanacak nice umutlara doğru
Örgütlü olmanın bereketiyle birleştik, birleştikçe büyüdük ve güçlendik
Psikopatik zevzeklerin kuru gürültüsü
Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal davası
FİLİSTİN DİRENİŞİ, MÜSLÜMANLARIN GELECEĞİ VE EMPERYALİZMİN ÇÖKÜŞÜ