Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk, 18 Mayıs 2019 günü “Ortaöğretim Tasarım Tanıtım Toplantısı” düzenlemiş ve yeni ortaöğretim ders çizelgelerini kamuoyu ile paylaşmıştır. Sayın Selçuk tarafından açıklanan ders çizelgelerine ilişkin değerlendirme yapmadan önce politika yapım sürecine ilişkin bazı eksikliklerin paylaşılması yerinde olacaktır.
Ortaöğretim ders çizelgelerinin değiştirilmesi, öğretim programları, ders kitapları ve öğretmen norm kadro hesabını doğrudan etkileyen çok önemli bir husustur. Öğretmenleri ve öğrencileri doğrudan ilgilendiren böylesine önemli bir konuda ortaya çıkacak pozitif ve negatif durumların çok iyi hesaplanabilmesi için bu değişim sürecinin sahada olan, emek veren, ter döken işin içinde yoğrulan taraflarla olgunlaştırılması daha isabetli sonuçlar ortaya çıkarabilir. Eğer bundan sonrası için belli bir olgunlaştırma takvimi izlenecekse tüm paydaşların bu sürece dahil edilmesi yerinde olacaktır. Daha önce birçok kez tecrübe edildiği gibi akademik ve bürokratik bakış açısıyla iyi görünen uygulama boyutuyla hayata geçmesi zor ve sıkıntılı olan birçok uygulama akamete uğramış, proje ölü doğmuştur. Bu tasarım şekli bir değişim olarak görülse bile bir dokunuş bin haykırışa sebep olabilir.
Bakanlık yeni düzenlemeye ilişkin kapsamlı belge veya raporu kamuoyuyla paylaşmış değildir. Yapılması düşünülen değişikliğe ilişkin daha derinlikli bir değerlendirme yapmak için kuşkusuz MEB’in ayrıntıları kamuoyuyla paylaşmasını beklemek gereklidir. Bununla birlikte, ders sayılarındaki bir değişikliğin hem eğitim politikaları açısından hem de ortaöğretim öğretmenleri açısından önemli etkileri olması hayli muhtemeldir. Bazı tespitleri şimdiden yapmak, muhtemel sonuçların öngörülmesine katkıda bulunmak adına şu hususları kamuoyunun dikkatine sunuyoruz.
- Zorunlu bir sebep olmadıkça, derslerin saatinde ve çeşidinde bir değişikliğe gitmek, okulların fiziki altyapısının ve mevcut insan kaynaklarının verimli kullanılamaması riski taşımaktadır. İlla ki bir değişim öngörülüyorsa toplam norm kadro hesaplamaları çok ince yapılmalı hiçbir öğretmenin dışarda kalmayacağı, angaryaya maruz kalmayacağı bir sistem oluşturulmalıdır. Ya da norm kadro sayısını artırmayacak ve eksiltmeyecek mevcut ders çizelgelerinde bir konsolidasyon ve iyileştirme yapılarak sistem kurgulanmalıdır. Ancak, açıklanan çizelge hiçbir şekilde böyle bir yaklaşımı benimsememiştir. Bunun yerine, ortaöğretimin hemen hemen tüm derslerini ve dolayısıyla branş öğretmenlerini etkileyebilecek büyük bir değişiklik öngörülmüştür. Böylesi köklü bir adım öğretmenlerimizin olumsuz etkilenebileceği büyük riskleri taşımaya adaydır.
- Yeni açıklanan ders çizelgesi, mevcut ders isimlerinden oldukça farklı isimler içermektedir. Örneğin, Anadolu Liselerinde 9. sınıf için mevcut ders çizelgesinde 2 ders saati Fizik, 2 ders saati Kimya, 2 ders saati Biyoloji derslerine ayrılmışken, açıklanan çizelgede “Doğa Bilimleri Deneyimi” diye 6 saatlik bir ders öngörülmüştür. Yeni açıklanan ders, mevcut derslerin toplamından ibaret bir isim değişikliği midir, yoksa yeni bir içerikle oluşturulacak farklı bir ders midir? Şayet isim değişikliği ise, böyle bir isim değişikliğine neden ihtiyaç duyulmuştur? Şayet farklı bir ders ise, mevcut Fizik, Kimya ve Biyoloji öğretmenleri ne olacaktır? Bu yeni dersi hangi branş öğretmenleri okutacaktır? Bir diğer örnek, 6 saat olarak öngörülen “Sosyal Bilimler Deneyimi” dersine ilişkindir. Anadolu Liselerinde 9. sınıf için mevcut ders çizelgesinde 2 ders saati Tarih, 2 ders saati Coğrafya dersine yer verilmiştir. Bu yeni dersi hangi branş öğretmenleri okutacaktır? Mevcut öğretmenler ne olacaktır? Bu örnekler duyurulan çizelgede yer alan hemen tüm dersler için çoğaltılabilir ve benzer sorular sorulabilir. Bunun yanında 11 ve 12. sınıflarda öğrencilerin seçecekleri derslerin kombinasyonunda haftalık 40 ders saatini geçen durumların olduğu görülmektedir.
- Ders çizelgelerinde ve dolayısıyla saatlerinde yapılacak herhangi bir değişiklik, okulların norm kadro durumunu doğrudan etkilemektedir. Ders sayılarının ve dolayısıyla saatlerinin azaltılması durumunda, mevcut öğretmenlerin bir kısmının norm fazlası olması söz konusu olmaktadır. Öte yandan, ders saatinin artırılması durumunda ise öğretmen ihtiyacı sorunu ortaya çıkmaktadır. Türkiye’de ortaöğretimde yaklaşık toplam 240 bin şube vardır. Her sınıf düzeyine ortalama 60 bin şube olduğu ve bir öğretmenin zorunlu ders yükünün 21 saat olduğu varsayıldığında ve sadece 9. sınıfta herhangi bir dersin bir saat artırılması durumunda, yaklaşık 3 bin öğretmen ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Öte yandan, sadece 9. sınıfta herhangi bir dersin haftalık ders saati bir saat azaltılması durumunda, yaklaşık 3 bin öğretmen norm fazlası haline gelecektir. Birden fazla dersin ders saatlerinin aynı anda değiştirilmesi durumunda 10 binlerce öğretmen ihtiyacı ve fazlasının aynı anda doğması söz konusu olabilecektir. Hal böyleyken, açıklanan ders çizelgelerindeki yeni ders isimlerinin hangilerinin hangi branş öğretmenleri tarafından okutulacağı büyük bir sorun olarak önümüzde durmaktadır. Hemen hemen tüm branş öğretmenlerini etkileme potansiyeli olan bu kapsamlı değişikliğin hangi branşı tam olarak nasıl etkilediği etraflıca masaya yatırılmayı beklemektedir. Kaldı ki, yeni açıklanan ders çizelgeleri okul türü ayrımı yapmamıştır. Okul türleri resmi olarak devam ettiğine göre, farklı okul türleri için ders çizelgeleri ne zaman açıklanacaktır?
Eğitime Bakış 2018 raporumuzda da vurguladığımız üzere, Türkiye’de gerek yıllık ortalama öğretim günü sayısı gerekse öğretim süresi OECD ülkeleri ve birçok AB ülkesinden daha düşüktür. Dolayısıyla, ciddi bir pedagojik gerekçe olmadan, ders sayısı ve sürelerinde büyük bir azaltmaya gitmek sorunludur. Bu çerçevede, Türkiye’nin en büyük eğitim sendikası olarak talebimiz, açıklanan çizelgenin bir taslak olarak düşünülmesi ve ilgili paydaşlarla istişare yapılarak olgunlaştırılmasıdır. MEB, bir sunumla açıkladığı ders çizelgelerine ilişkin, yukarıda sorulan sorulara da cevap içerecek kapsamlı bir dosya hazırlamalı ve kamuoyuyla paylaşmalıdır.