Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen olarak referandum sürecinde bu kadar etkin olmamız ne kadar doğru?
Referandum süreci, bir sendika olarak hangi oranda bizim ilgi alanımıza giriyor ve girmeli?
Bu soruların cevabı, bizim gayretimiz ve heyecanımızın da izahıdır.
Ne demek istiyorum?
Biz sendika olarak sadece üyelerimizin ekonomik ve özlük kazanımlarıyla kendisini sınırlayan bir teşkilat değiliz.Bu ülkenin en büyük sivil toplum kuruluşu olarak ülkemizde yaşanan her türlü, sosyal, siyasal ve ekonomik olayla ilgili inisiyatif alma, söz söyleme, kanat belirtme hakkına sahip olduğumuzu ve bunun da omuzlarımızda bir sorumluluk olduğunu düşünüyoruz.
Yakın tarihimizde Dünyada ve ülkemizde yaşanan sorunlar, krizler ve çatışmalar dikkate alındığında mevcut yönetim sisteminin ihtiyaçlarımıza cevap vermediği görülmektedir.Güçlü liderler sayesinde yaşanan bazı istisnalar dışında çok partili dönemin siyasi bunalımlarla dolu olduğunu biliyoruz.
Biz, bir yangın yerine dönmüş bir ülkede orta gelirli kesim olan kamu çalışanlarının ekmeğinin küçülmesinin mümkün olmadığını düşünüyoruz.
Hatta ülkede yaşanan siyasi istikrarsızlıkların dışarıda ülkenin itibarına verdiği zararın yanında içeride en büyük bedelinin dar gelirli vatandaşlara ödettirildiğini düşünüyoruz.
Bakın bu iddiamızı destekleyen birkaç rakamı sizlerle paylaşayım.
2012 yılında “Meclis Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu Raporu” yayınlandı.
Bu rapordan birkaç rakamı sizlerle paylaşayım.
• 28 şubat darbesinin özel sektör ve kamu sermayeli bankaların yeniden yapılandırılması boyutuyla ülkeye maliyetinin 53,3 milyar ABD doları buldu.
• 1999 ve 2001 yıllarındaki ekonomik küçülmelerin yatırımlara olumsuz yansımaları 47 milyar ABD dolarını aştı.
• 28 Şubat sürecinde yaklaşık olarak 119 milyar ABD doları fazladan faiz giderlerine harcama yapıldı.
• 28 Şubat sonrası meydana gelen ani sermaye çıkışlarının ardından ekonomide yüzde 6,1 oranında, gelir seviyesinde ise yüzde 9,5 oranında daralma yaşandı.
• 1997 yılındaki yüzde 7,5 olan büyüme hızı, 1998 yılında 3,1'e, 1999 yılında -3,4'e kadar düştü.
• 28 Şubat süreciyle başlayan siyasi istikrarsızlık nedeniyle yaşanan sermaye çıkışları sonrasında gayri safi milli hâsıla düzeyinde toplamda 75 milyar ABD Doları azalış meydana geldi
• IMF'den yaklaşık 48,7 milyar dolar destek kredisi alındı
• 28 Şubat'ta oynanan 'Toplum Mühendisliği' oyununun ülkeye maliyeti 300 milyarı aştı.
Değerli misafirler,
Gördüğümüz gibi bir ülkenin siyasi istikrarı, ekonomik istikrarla doğrudan ilgilidir.
Ve ekonomik istikrar veya istikrarsızlıktan da en fazla etkilenen kesim kamu çalışanlarıdır, yani biziz.
Bu kadar önemli bir konuya ilgisiz kalmamız, tribünden seyretmemiz elbette beklenemez.
Biz 16 Nisanda herhangi bir partinin işbaşına gelmesi veya herhangi bir kişinin başkan olmasını oylamıyoruz.Bizim oyladığımız şey, kim halkın yüzde 50’sinden fazlasının teveccühünü kazanan her kim olursa olsun, hiçbir krize meydan vermeksizin millet adına sorumluluk üstlensin ve siyasi kaostan rant devşirmeye çalışan ulusal ve uluslar arası kriz bezirganları da Türkiye ile ilgili hevesleri kursaklarında kalsın.
Şimdi bizim bu bakış açımıza karşılık adeta bu güne kadar yaşanan krizlerin sorumlusu olan bir sistemi savunan sendikalar var.Doğrusu, yakın siyasi tarihimiz ve istikrarsızlıkların kamu çalışanlarına ödettiği bedel göz önüne alındığında, bu sendika görünümlü örgütlerin referandumda “Hayır” cephesinde yer almalarını anlamakta zorluk çekiyoruz.
Türkiye’de krizlerden beslenen statüko bekçisi sol sendikaların “HAYIR” cephesinde olmalarını bir nebze anlıyoruz. Ancak millet ve memleket sevdası konusunda mangalda kül bırakmayanların terör örgütleriyle aynı safta olduklarını görmeye anlam veremiyoruz.
Referandum sürecinde, Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen’in yaptıklarına baktığımız zaman bunların vatan, millet ve memleket sevgilerinde hangi ölçüde samimi oldukları da ayrı bir çelişki olarak karşımıza çıkıyor.Milliyetçi geçinen bir sendika yöneticilerinin tercihinin, terör örgütleriyle aynı olmasının cevabını verebilen var mı?
Yukarıda rakamlarla ifade ettim üzere maliyeti direk millete, dar gelirliye ve kamu çalışanlarına çıkan bir sistemin değiştirilmesine destek olması beklenen Kamu-Sen ve bağlı sendikalar, bir zamanlar katil ve terörist diye suçladıklarıyla aynı safta, kol kola olmalarını bu millete nasıl izah edecekler.
Değerli dostlar bu çelişkiyi dikkatlerinize sunduktan sonra Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen çatısı altında bir araya gelerek hayırlı işlere motor, şerre fren olma konusunda sizlerle yol arkadaşı olmayı nasip ettiği için rabbime şükrediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Yüksel HAŞLAK
Şube Başkanı