Mehmet Akif İnan Vakfı tarafından ikincisi organize edilen Mehmet Akif İnan Ödülleri programı video konferans yöntemiyle yapıldı. Memur-Sen Genel Merkezi’nde gerçekleştirilen programa, Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Memur-Sen Yönetim Kurulu, Memur-Sen’e bağlı sendikaların genel başkanları, Mehmet Akif İnan Vakfı Başkanı Ahmet Özer, Mehmet Akif İnan’ın kızı Banu İnan ve kardeşi Dr. Ahmet İnan, ASBÜ Rektörü ve Akif İnan Ödülleri Jüri Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan, AK Parti Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Numan Kurtulmuş katıldı. Program, Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı ve ardından Mehmet Akif İnan için hazırlanan belgesel gösterildi. Gösterimin ardından protokol konuşmalarına geçildi.
Kurtulmuş: Memur-Sen’in sendikacılıkta marka olması İnan’ın dava şuuru ve ihlasından kaynaklanıyor
AK Parti Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, vefatının 21. yıl dönümünde Akif İnan’ı hayırla yâd ederek, ödüllerin, onun temsil ettiği idealler ve fikirlerin yaşatılması adına önemli olduğunu söyledi. İnan’ın kurucusu olduğu Memur-Sen’in de bugün onun hatırasını yaşattığını ifade eden Kurtulmuş, “Memur-Sen’in geldiği nokta bakımından önemli bir aşamadayız. Ben de Memur-Sen’in kuruluş aşamalarını, sonrasındaki zorlukları yakinen bilen birisiyim. Maddi imkânın, desteğin olmadığı bir ortamda Akif inan ve arkadaşları o zorluklar içerisinde yola çıktılar. Ama en büyük sermayeleri dava şuuruna sahip olmaları ve ihlas sahibi olmalarıydı. Bugün Memur-Sen’in Türkiye’deki en güçlü memur sendikası olması, bu ihlasın bir ürünüdür. Memur-Sen artık uluslararası arenada da ismi duyulan ve sözü edilen bir emek örgütüdür. Bunda da Mehmet Akif İnan ve arkadaşlarının dava şuurunun ve ihlasının etkisi büyüktür. Mehmet Akif İnan ve arkadaşlarına bu vesile ile bir kez daha rahmet diliyorum” dedi.
Yalçın: Çağa şahitlik, çağın hafızası olmak demektir
Genel Başkan Ali Yalçın, ikincisi düzenlenen programdan ötürü tüm katılımcılara teşekkür ederek, ebediyete irtihal eden tüm erdemli yolcuları rahmetle andıklarını kaydetti.
Kovid-19 salgınının hayatı zorlaştırdığı bir süreçte, birçok faaliyeti, programı belirli kısıtlar altında sürdürmek zorunda kaldıklarını belirten Yalçın, “Fakat söz konusu durumun ruhumuzda atalete sebep olmaması için, geliştirdiğimiz yeni tür eylemle her dem yeniden diriliyoruz. Zira öncülerimizin, bizim ufkumuzun haritasını resmedenlerin bize bıraktıkları miras budur. Biz bir yol yürüyoruz. Biz, sendikamızın, konfederasyonumuzun kurucusu, şair, mütefekkir, iman ve aksiyon adamı Mehmet Akif İnan ağabeyimizin tanımıyla ‘köklerini medeniyetimizden alan soylu mücadelemizi, adil şahitlik çerçevesinde geleceğe taşımak için’ var gücümüzle çalışıyoruz. Biz, tam da bu noktada, öncülerle gelecek arasında bir köprü vazifesi gördüğümüzün bilincindeyiz. Çağa şahitlik, çağın hafızası olmak demektir. Öncülerimizin vasiyetine de uyarak, asla hırsa kapılmadan ama sorumluluklarımızla, yani kulluğumuzla şekillenmiş azmimizi hep diri tutup, insan ve insanın en saf eylemi olan emek mücadelesini en güçlü şekilde sürdürüyor, bu soylu eylemimizi de adil hafızaya naklediyoruz. Ne diyor Mehmet Akif İnan ağabey: ‘Sorumluluklarını yerine getirmeyen, hak talep edemez…’ Ve sorumluluğumuzun niteliğini belirleyen öğüdünü veriyor: ‘Sizi geleceğe taşımayacak, ufkunuzu açmayacak gündelik konuşmalardan uzak durun.’ Yani çağa şahitlik, çağın üstüne sıçramak, bunun da ötesinde hep ötelere ilişkin sorumluluğa sahip olup insanlığa hizmet etmek sorumluluğunu bize hatırlatıyor bu sözleriyle. O, dediğim gibi bir iman ve aksiyon adamıydı. O, aynı zamanda kriz yaşayan medeniyetimizin çatırtıları arasından, hakikati kurtarıp geleceğe aktarma telaşıyla bir ömür yaşadı. 60 yıllık ömrün hülasası işte bu telaştı ama hiç umutsuz değildi. Sorumluluk bilinci, O’nun ferdiyet bilinciyle şekillenmiştir; bir hakikat uğruna azlık çokluk muhasebesi yapmadan, bütün öncülerde olduğu gibi, O da, ‘Bir adım atarsak kafes kırılır, belki birden erir zincirlerimiz’ diyerek hep öne atılmıştır” şeklinde konuştu.
En kıymetli hazinelerinin “emek” olduğunu kaydeden Yalçın, “Memur-Sen’in benimsediği ‘emek’ anlayışı ise kurucusunun medeniyet referansıyla tanımladığı bütünsel bir perspektife sahiptir. O, işte bu bakışla Türkiye’deki ideolojilerin istismarına açık hâle gelmiş sendikacılık anlayışını değiştirmiş; emek mücadelesini hayatın bütünü içine yerleştirmiştir. Entelektüel zemin üzerine yükselen akademik sendikacılığımızın fikri temellerini atarken, ezberleri bozan, entegrist yaklaşımları altüst eden bir tutum ortaya koyar. Der ki, ‘Bizim amacımız, sadece almak, daha çok almak değildir. Üretimi ve kaliteyi artırmak, daha verimli, daha huzurlu çalışma ortamı oluşturmaktır. Bizi yönetenlere yol göstermek, alternatif çözümler üretmektir.’ Bizim 30 yıla yaklaşan sendikal mücadelemizin şiarı da işte budur. Kamu görevlileri sendikacılığında bugün öncü bir güç hâline gelmişsek, işte bu kök fikirler sayesindedir. İdeolojilerin dar kalıplarını aşan, hayatın akışı içinde şuuru ortaya koyan bir anlayıştır bu. Zira biz, yerelden evrensele yolculuk yaparken, işte bu paradigma, duruşumuzu da anlatıyoruz” ifadelerini kullandı.
Maruz kalan değil, şuurla ayağa kalkan, çağa yön veren bir strateji izlemek zorundayız
Tarihin kırılma anlarından birinin yaşandığına dikkati çeken Yalçın, belki de yeni tanımların, yeni paradigmaların hayata bambaşka bir yön vereceğini dile getirerek, şunları söyledi: “Biz tam da bu noktada, maruz kalan değil, şuurla ayağa kalkan, çağa yön veren bir strateji izlemek zorundayız. Kök fikirlerimize her zamankinden fazla eğilmeliyiz. Bize kök fikirlerimizi hatırlatan, anlatan ve hatta dikte eden Mehmet Akif İnan gibi öncülerimize dönük çalışmaları daha da artırmalıyız. Biz, uzun zamandır böylesine derin bir strateji üzerine çalışıyoruz. Bir taraftan hafıza aktarımı için Mehmet Akif İnan’a ilişkin güçlü bir külliyat oluşturduk, diğer taraftan yerelden evrensele eylemimizi geliştirdik. Bununla birlikte Mehmet Akif İnan Vakfı’nı kurduk. Bugün ikincisini düzenlediğimiz Mehmet Akif İnan Ödülleri bizim büyük hamlemizin, yani hafıza aktarımı, şuurla ayağa kalkma hamlemizin en önemli ayaklarından biri. Bize bu noktada her zemin ve şartta destek veren, bizi hiçbir zaman yalnız bırakmayan başta sayın bakanımız olmak üzere bütün dostlarımıza teşekkür ederim.”
Özer: İnan, çok değerli bir şahsiyetti
Mehmet Akif İnan Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Özer, Akif İnan gibi büyük değerlerin toplumun medeniyet ve kültür yapılanmalarında önemli roller oynadıklarını belirterek, “Akif İnan Hocamız bu özelliği fazlasıyla şahsında barındıran bir şahsiyetti. İrfan ehliydi. Akif İnan’ın boş zamanı, boş günü yoktu, rüyalarını dahi dolu dolu yaşayan değerli bir şahsiyetti. Rüyası, Mescid-i Aksa’ydı, Ayasofya’ydı. Akif İnan’ın sınırsız bir dünya kardeşliği anlayışı vardı. Onun davası, sınırlandırılabilecek bir dava değildi. Demokrasi anlayışı, herkese hayat hakkı tanıyacak, herkesin düşünce ve fikrini rahatlıkla açıklayacak bir anlayıştı” diye konuştu.
İnan: Vefa, Akif İnan’ın hayat felsefesi oldu
Mehmet Akif İnan’ın kızı Banu İnan, Mehmet Akif İnan’ın hayatını davasına adadığını ifade ederek, şöyle konuştu: “Tüm yaşamını davasına adadı. Hayatını, hak aramaya, öğrenci yetiştirmeye adadı. Akif İnan aynı zamanda bir sendikacıydı ve Memur-Sen’i tüm imkânsızlıklar arasında kurdu. Şükür ki, Memur-Sen bugünlere kadar geldi. Vefa, Akif İnan’ın hayat felsefesi oldu, bu programın da babam Akif İnan’ın hayat felsefesi olan ‘vefa’nın sürdürülmesi için büyük bir önem taşıyor, programı hazırlayan herkese teşekkür ediyorum.”
Ahmet İnan: Akif İnan’ın çalışmalarına da yansıttığı bir aksiyonerliği vardı
Mehmet Akif İnan’ın kardeşi Dr. Ahmet İnan, “Gönül isterdi ki bugün birlikte bir arada şair ve mütefekkir Mehmet Akif İnan’ı analım, ancak salgından dolayı video konferansla bir aradayız. Programın gerçekleştirilmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Akif İnan, tam anlamıyla bir ağabeydi. Şiirlerine de yansıttığı bir aksiyonerliği vardı. Hayatını davasına ve çalışmalarına adadı. Tüm bu hasletleriyle Akif İnan, hayatını dolu dolu yaşadı ve bunu çalışmalarına da yansıttı. Öğrenci, yetiştirdi, konfederasyon kurdu ve gönüllere girdi” dedi.
Arıcan: Akif İnan, fikirleriyle, faaliyetleriyle büyük bir mücadele verdi
Mehmet Akif İnan Ödülleri Jüri Başkanı, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan, Mehmet Akif İnan’ın, Mehmet Akif Ersoy gibi şair, mütefekkir ve bir eylem insanı olduğuna dikkat çekerek, şunları kaydetti: “Akif İnan, toplumun, coğrafyanın, insanın ve Müslümanların dertleriyle dertlenen gerçek bir mütefekkir ve aydındı. Türkiye’de sendikacılığı çok ileriye taşıyan bir şahsiyetti ve nitekim kurduğu Memur-Sen, şu an milyonlara ulaştı. Akif’in başlattığı bu hareket ise şimdilerde onun adını yaşatıyor ve gerçek bir vefa örneği sergiliyor. Burada olmaktan ve bu ödül törenine jüri başkanlığı yapmaktan onur duyuyorum.”
Protokol konuşmalarının ardından ödüllerin takdimine geçildi. Program kapsamında, Kültür Sanat ve Edebiyat Ödülü Mehmet Doğan’a, Çalışma Hayatı ve Emek Ödülü Fatma İçuz’a, Başarı ve Teşvik Ödülü Selçuk Bayraktar’a, Uluslararası Değer Ödülü Raid Salah’a, Jüri Vefa Özel Ödülü Asım Gültekin’e, Üstün Hizmet Ödülü ise Recai Kutan’a takdim edildi.
Doğan: Akif İnan, güçlü bir sivil toplumun temelini attı
Kültür Sanat Ödülü’ne layık görülen Yazar D. Mehmet Doğan, Mehmet Akif İnan’ın, öğretmen ama en önemlisi bir dava ve cemiyet adamı olduğunu vurgulayarak, “Aslında ilk saydığımız kimlikleri son saydığımız cemiyet adamlığı ile anlam buluyor. Akif İnan tüm bu kimlikleriyle güçlü bir sivil toplumun temelini attı. Memur-Sen’in kurulması ve hayata geçmesi önemli bir hadisedir; bilinen ve tanınan bir dava adamı tarafından kurulmuştur” şeklinde konuştu.
İçuz: Ödülü tüm sağlık çalışanları adına alıyorum
Çalışma Hayatı ve Emek Ödülü’ne, salgın döneminde mesaisini gerçekleştirmek üzere evden ayrılan sonrasında ise evde bıraktığı iki evladını çıkan yangında kaybeden sağlık çalışanı Fatma İçuz layık görüldü. İçuz, “Sağlık çalışanları olarak zor bir süreçten geçiyoruz. Sağlıkçılar evlerinden, ailelerinden uzakta kalmak zorunda. Ailelerini, çocuklarını göremeyen sağlık çalışanları var. Böyle bir ödülü almış olmaktan dolayı neler söyleyeceğimi de bilemiyorum. Bana verilen bu ödülü tüm sağlık çalışılanları adına alıyorum” ifadelerini kullandı.
Bayraktar: Memur-Sen ve Mehmet Akif İnan Vakfı ailesine müteşekkirim
Başarı Ödülü’nü Özdemir Bayraktar adına alan Selçuk Bayraktar, millî teknoloji hamlesine ilişkin bilgiler verdi. Bayraktar, babası Özdemir Bayraktar’ın yıllardır çalışmalarını sürdürdüğünü ve hâlâ fabrikada işinin başında konakladığını söyledi. Bayraktar, tüm Memur-Sen ve Mehmet Akif İnan Vakfı ailesine teşekkürlerini iletti.
Khatip: Kudüs Şairi hatırasına verilen bir ödülü almak bizim için bir onur vesilesidir
Uluslararası Değer Ödülü’ne layık görülen Raid Salah, işgalci İsrail güçlerinin hapishanelerinde tutuklu bulunduğu için onun adına programa katılan Asem Khatip, Kudüs Şairi Mehmet Akif İnan’ın hatırasına verilen ödül için teşekkür etti. Akif İnan’ın Kudüs davasını şiirlerine yansıtmış olmasının Türk ve Filistin halkları arasındaki kardeşliğin de bir göstergesi olduğuna işaret eden Khatip, onun adının yaşatılıyor olmasından dolayı memnuniyet duyduğunu belirtti.
Kutan: İnan, hayatını hakkın hâkim kılınmasına adadı
Üstün Hizmet Ödülü’ne layık görülen M. Recai Kutan ise, Mehmet Akif İnan adına verilen bir ödüle layık görülmekten dolayı onur duyduğunu dile getirdi. Kutan, Akif İnan’ın nevi şahsına münhasır bir şahsiyet olduğunu ifade ederek, İnan’ın hayatını, hakkın hâkim kılınmasına adadığını sözlerine ekledi.