İsrail’in Gazzeye yaptığı saldırılar Haymana Cimcime Meydanında Cuma namazı sonrası protesto edildi. Haymana Eğitim Bir Sen temsilciliğimiz tarafından organize edilen eylemde Memur-Sen Ankara İl ve Eğitim-Bir-Sen Ankara 1 No’lu Şube Başkanımız Mustafa Kır, Haymana halkı adına basın açıklamasını okudu.
Eylemler ilgili fotolara Ankara Egitim-Bir-Sen 1 Nolu Şube facebook grubumuzdan bakabilirsiniz.Facebook üyesi olmanız gerekmez. https://www.facebook.com/groups/217974684902594/
Başkanımız Mustafa Kır'ın konuşmasının videosunu youtube üzerinde izleyebilirsiniz.
Mustafa Kır Haymanada Gazzeyle İlgili Konuşuyor.(Video)
İşte o basın açıklamasının tam metni
Memur-Sen Ankara İl Ve Eğitim-Bir-Sen Ankara 1 No’lu Şube Başkanı Mustafa Kır’ın Haymana Cimcime Meydanında “Gazze’ye Destek İsraile’lanet “Basın Açıklamasıdır
NEYİ BEKLİYORUZ? HAYATTA KALAN SON FİLİSTİNLİNİN ÖLÜMÜNÜ MÜ?
İSRAİL’İN İNSAFA GELMESİNİ Mİ?
Bugün 7 Temmuzdan beri karadan havadan ve denizden Gazze’ye bomba yağdıran öldürmekten, kan dökmekten zevk alan, haktan hukuktan anlamayan Allah’ın lanetlediği, Bebek katili, soykırımcı, Korsan devlet İsrail’i lanetlemek üzere Haymana’dayız. Kutsal şehir Kudüs’ün, kutsal mabet Mescidi Aksa’ nın bekçisi, Osmanlının yetimi, Abdülhamit’in emaneti Ümmetin onuru ve gururu Filistinli Gazze’li kardeşlerimizin yanında olduğumuzu haykırmak için buradayız.
Siyonist devlet öldürmek için her fırsatı değerlendiriyor.
60 yıldan beri Siyonist İsrail’in Filistin topraklarında verdiği çile, akıttığı kan ve gözyaşı bir türlü dinmek bilmiyor. Siyonist devlet öldürmek için her fırsatı değerlendiriyor. Son olarak ta 12 Haziran günü kaybolan, 3 Yahudi gencin ölü bulunması bahane edilerek, 2 Temmuz günü Doğu Kudüs'te 15 yaşındaki Filistinli Muhammed Hüseyin Ebu Hudayr Yahudiler tarafından kaçırılmış ve zorla benzin içirildikten sonra yakılarak acımasızca öldürülmüştür. Ebu Hudayr için düzenlenen cenaze törenine katılan 10 binlerce Filistinli İsrail askerlerince yaylım ateşine tutulmuştur. İşte bir aya yakın zamandan beri Akif’in deyimiyle Gök ölü yağdırıyor, Yer ölü püskürtüyor. Her taraftan beşer enkazı savruluyor.
Gazze’de sadece acı var! Gözyaşı var! Ölüm var! Zulüm var! İşkence var!
Savaşın bile kendi içinde bir hukuku vardır. Evrensel hukuk kurallarına göre; savaş sırasında okulların, hastanelerin, sivil yerleşim yerlerinin, ekili alanların, hayvanların savunmasız insanların hedef alınması yasaklanmıştır. Ancak; İki haftayı aşkın bir süreden beri Siyonist İsrail askerlerinin havadan, karadan ve denizden yaptığı ardı arkası kesilmeyen sınırsız ve kuralsız vahşet saldırıları ile sivil yerleşim alanları, camiler, okullar, hastaneler, resmi kurumlar, köprüler, çeşmeler, elektrik üretim tesisleri trafolar ve tüm alt yapılar ve son olarak ta BM ait olup sığınak olarak kullanılan bir okul yerle bir edilmiştir. Bu güne kadar, aralarında çoğu bebeklerin, çocukların, kadınların, yaşlıların ve savunmasız insanların bulunduğu 15.000 e yakın Filistinli şehit edilmiş,10.000 e yakın Filistinli de yaralanmıştır. Şu an itibariyle Gazze’de elektrik yok, Su yok, gıda yok, can güvenliği yok! Gazze’de sadece acı var! Gözyaşı var! Ölüm var! Zulüm var! İşkence var!
Bu vahşet, Siyonistlerin yaptığı ne ilk vahşettir. Nede son vahşet olacaktır. Siyonist Devletin zaman zaman ateşkes, barış, antlaşma gibi sözcükleri terennüm etmesi onların barışçı olduğunu göstermez. Onların barışı, ateşkesi göz boyamaktan ibarettir. Siyonist devlet. Sistematik olarak her 2 yıl, 1 yılda bir yapılan saldırılarla özellikle çocukları ve kadınları hedef alarak bir nesli yok etmeye çalışıyor.
“Çocuklarını öldürmek yetmez, analarının da öldürmesi gerekir”
Siyonist İsrail hükümeti tam bir firavun politikası izliyor. Bilindiği üzere Firavun; gördüğü bir rüya üzerine doğacak bir erkek çocuğun kendi saltanatına son vereceğini öğrenince yeni doğan erkek çocukları katlettiriyordu. İsrail’in öldürme politikası Firavun’un öldürme politikasından daha alçakçadır. Çünkü Firavun sadece erkek çocukları öldürtüyordu bunlar savaşın tüm kurallarını ihlal ederek suçlu suçsuz demeden masum halkı, kendilerine karşı direnecek gücü olmayan bebekleri, çocukları, yaşlıları kadınları katletmek suretiyle. Filistin halkını adeta bir soykırımına tabii tutmaktadır.
Bir Siyonist Bayan Milletvekili’nin “Filistinli çocukları öldürmek yetmez, onların çocukları ile birlikte analarının da öldürülmesi gerekir.”Sözleri. Diğer taraftan bir grup İsraillinin “Gazze’de okullar açılmayacak Çünkü çocuklar olmayacak “ İfadeleri son derece alçakça ve insanlık dışı bir ifadedir. Bu ifadeler Filistin halkına yapılan saldırıların normal bir saldırı olmayıp, bir soykırım olduğunun da açık belgesidir. Onun için Gazze’de çocukların kadınların hedef alınması bir tesadüf değil, filistini bitirmenin sistematik bir parçasıdır.
Haymana’dan bu alçakça ifadeleri, Terörist İsrail Devletinin yaptığı soykırımı meşru savunma hakkı kabul etmek suretiyle Siyonist katliama çanak tutan AB, ABD Almanya, İngiltere, gibi küresel emperyalist güçlere ve bu vahşete sessiz kalan ve onlara moral destek veren ülkelere ithaf ediyorum.
Bu vahşet karşısında dünya neden kör, neden sağır, neden suskun ve neden sessizdir?
Filistin’de Gazze’de Analar balalar çocuklarının, çocuklar da analarının babalarının gözleri önünde katlediliyor, Filistin’de ana olmak baba olmak çocuk olmak zor. Çünkü Filistin’de çocuk olmak demek; mermilerle, şarapnel parçalarıyla yaşamak demektir, bomba sesleriyle uyanmak demektir. Ninni sesleri yerine, silah seslerini duymak demektir. Esir kamplarında, mahpushane zindanlarında öksüz, yetim, biçare olmak demektir. Beşiğin kundağında, ananın kucağında kanlı Siyonist kurşunlarına hedef olmak demektir. Kısaca; Filistin’de çocuk olmak demek, hayatın anlamını anlamadan hayatın sonunu yaşamak demektir.
Bu vahşet karşısında dünya neden kör, neden sağır, neden suskun ve neden sessizdir. Demokrasi bezirgânı AB ve ABD neden hissizdir. bu zulüm batılı ülkelerin çocuklarına yapılsaydı Acaba sessiz kalabilirler miydi? Hissiz olabilirler miydi? İşte batının insan hakları, çocuk hakları, kadın hakları, demokrasi ve özgürlük anlayışı bu!
Nerede okyanusta buzullar arasına sıkışan balinalar için seferberlik ilan eden BM’ler? Nerede Körfezde petrole batan kuşların yardımına koşanlar? Nerede belediyelerce itlaf edilen köpeklere ağıtlar yakanlar? Nerede çocuk hakları, kadın hakları, insan hakları savunucuları? Nerede Arap Birliği? Nerede Arap şeyhleri ve Kralları? Nerede İslam İşbirliği Teşkilatı Örgütü? Nerede İslam Ülkelerinin Hükümetleri ve Devlet Başkanları?
Neyi bekliyorsunuz. Hayatta kalan son Filistinlinin ölümünü mü? İsrail’in İnsafa gelmesini mi?
Daha neyi bekliyorsunuz. Hayatta kalan son Filistinlinin ölümünü mü? Dostunuz ve müttefikiniz ABD ve Onun. Taşeronu Siyonist İsrail’in İnsafa gelmesini mi? Unutmayın ki; Bu çocukların, bu mazlumların gözyaşı sadece Siyonist İsrail’i ve katil ABD’yi değil, onlara dolaylı ve dolaysız destek veren işbirlikçi hainleri de Bu zulüm karşısında sessiz kalanları da boğacaktır.
BM neyi bekliyor İsrail’in İnsafa gelmesini mi?
Öte yandan İnsanlığın güvenliğini Dünya’nın huzur ve nizamını, sağlamakla görevli BM Teşkilatının bu vahşeti durdurmak için acil tedbirleri alma yerine hala barış ve ateş gibi denenmiş sözcükleri terennüm etmesi İsrail saldırılarına meşruiyet kazandırma çabalarından başka bir şey değildir. Zaten BM’lerin İsrail-Filistin anlaşmazlığı konusunda bu güne kadar yaptığı girişimler, aldığı kararlar Filistin’e yapılan zulmü önlemek için değil, adeta İsrail’in güvenliğini sağlamak için olmuştur.
BOB çerçevesinde ABD’nin Irak işgaline göz yumulmasının, Mısır Halkının % 50 den fazla oyuyla işbaşına gelen Muhammed Mursi’nin darbeyle devrilmesinin, Suriye’de halkının varil bombalarıyla adeta yok eden Esed zulmüne sessiz kalınmasının, Libya Devletinin yıkılmasının altında yatan gerçekte budur.
Onun için İsrail’in saldırılarından vazgeçmesini, BM ve AB ülkelerinin İsrail zulmünü önlemesini beklemek ölü gözünden yaş beklemek kadar abestir. Bütün dünya’da nizam ve intizamı barış ve huzuru sağlamak amacıyla kurulan, Birleşmiş Milletler’in İsrail üyesi midir? yoksa Birleşmiş Milletler İsrail’in kölesi midir? Anlamak mümkün değildir. BM’lerin bırakın savaşı, saldırıyı, işgali ve zulmü önlemesini zalimlerin diktatörlerin işgalcilerin İslam ülkelerine ve Müslümanlara karşı zulümlerini rahatça işleyebilecekleri bir kurum olmaktan başka bir şey olmadığı anlaşılmıştır.
Emperyalist güçlerin İsrail’edestek olmakta gösterdikleri hassasiyeti anlamak mümkündür.
Emperyalist güçlerin Zalim İsrail Yönetimine destek olmakta gösterdikleri hassasiyeti anlamak mümkündür. Çünkü onların bu davranışları Peygamberin “Küfür tek millettir.” Hadisinin “Ey iman edenler Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin onlar birbirlerinin dostudur. Sizden kim onları dost edinirse o da onlardandır.”ayetinin tezahürüdür. Ancak Mısır ve körfez ülkeleri ile bazı İslam ülkelerinin ve onların Hükümetlerinin Müslüman Filistin halkına uygulanan katliama seyirci kalmalarını hatta Siyonist İsrail’e destek veren ülkeleri dost ve müttefik saymalarını anlayışla karşılamak mümkün değildir. Hatta İslam adına son derece utanılacak bir durumdur.
Şeytanla dostluk kurarak cennete giremeyeceğimiz gibi Teröristleri dost ve müttefik kabul ederek de Müslüman’ca hayat sürdürmemiz mümkün değildir. Bu gün Filistin’in Irak’ın, Libya’nın, Suriye’nin, Afganistan’ın Pakistan’ın Çeçenistan’ın, Doğu Türkistan’ın başına gelen bela ve musibetler düşmanlarımızın gücünden ziyade Müslümanların imamesi kopmuş tespih taneleri gibi dağınıklığından kendi güçlerini birleştirme yerine düşmanlarının safında yer almalarından kaynaklanmaktadır.
Neden zalimleri durduramıyoruz? neden mazlumlarımızı koruyamıyoruz?
Şimdi şu soruyu kendimize soralım. Neden zalimleri durduramıyoruz? neden mazlumlarımızı koruyamıyoruz? Çünkü Allah “Müminler ancak kardeştir. Kardeşlerinizin arasında anlaşmazlık olursa aralarını ıslah edin.”, “Allah ve Resulüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; yoksa korkuya kapılırsınız da gücünüz kuvvetiniz, devletiniz gider”,” Hepiniz toptan, Allah'ın ipine (dinine) sımsıkı sarılın, bölünüp parçalanmayın.”,” Ey İman edenler mallarınızla canlarınızla Allah yolunda cihat ediniz.” “Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin dostudurlar.” Buyururken, Peygamberimiz de:”Müminler bir bedenin uzuvları gibidir. Bedenin bir uzvunda rahatsızlık olursa diğer uzuvlar onun acısından rahatsızlık duyar.”,”Müminlerin dertleriyle dertlenmeyen bizden değildir.”,” Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olamazsınız, iman etmedikçe de cennete giremezsiniz.”,” Ey Allah’ın kulları kardeş olunuz.”, “Allah’a Yemin ederim ki! Ya iyiliği emreder kötülükten sakındırırsınız ya da Allah Teâlâ, sizin kötülerinizi size musallat eder. Böyle olduktan sonra sizin hayırlılarınız dua ederler, fakat duaları kabul edilmez.”, "Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanetler, Allah’ın kitabı Kur’ân-ı Kerim ve Peygamberinin sünnetidir.”
Şimdi kendi nefsimizi adil bir savcı edasıyla hesaba çekelim. Müslüman olarak biz Ne yapıyoruz? İslam kardeş olun diyor. Biz düşman oluyoruz. Birbirinizi sevin diyor. Biz nefret ediyoruz. Kardeşlerinizin arasında anlaşmazlık çıkarsa aralarını ıslah edin diyor. Biz ifsat ediyoruz. Hepiniz toptan Allah’ın ipi olan Kurana sımsıkı sarılın diyor. Biz sırt çeviriyoruz,“ Allah’a ve Resulüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin yoksa gücünüz, kuvvetiniz, kudretiniz, devletiniz gider” Diyor. Biz birbirimizin boynunu vuruyoruz. Emri bil mağruf nehyi anil münker yapın diyor. Biz emri bil münker nehyi anil mağruf yapıyoruz. Cihadı terk ediyoruz. Haram olan faizi helal gibi yiyoruz. Zinayı serbest sayıyoruz. Allah dostlarını düşman, düşmanlarını dost görüyoruz. Böyle olunca da gücümüzü kuvvetimizi, devletimizi izzetimizi kaybediyoruz. Sonuçta Siyonistlere, emperyalistlere yem olmaktan kurtulamıyoruz
Kurtuluş İslam’dadır. Kurtuluş Allah’ın kitabına Resulünün sünnetine sarılmadadır.
Kurtuluş İslam’dadır. Kurtuluş Allah’ın kitabına Resulünün sünnetine sarılmadadır. Biz
Müslümanlar; Eğer bir binanın tuğlaları gibi, bir bedenin uzuvları gibi birbirimize kenetlenirsek, birbirimizin derdiyle dertlenir, sevinçlerini paylaşırsak; Allah ve Resulünün emrettiği şekilde kardeşler topluluğu olursak ,işte o zaman hesap değişecektir.C.Hak Ebrehe’nin o rdusu üzerine gönderdiği Ebabil kuşlarını Siyonist İsrail Orduları üzerine gönderecektir. Bedir savaşında İslam ordusu ile birlikte düşmanla savaşan Melekler Müslümanlarla bir olup Allah düşmanlarıyla savaşacaktır. Çanakkale savaşında ulaşan manevi yardım günümüzün Müslümanlarına da ulaşacaktır.
İşte bu gün buradan: Filistin de Irakta ve dünyanın başka yerlerindeki imdat, imdat bize yardım edecek Müslüman, izan ve insaf sahibi insan yok mu? Çığlıklarına karşı başta Türkiye Cumhuriyeti Devleti olmak üzere tüm İslam ülkelerinin hükümet ve devlet başkanlarını, Millet Vekillerini, halklarını İsrail’in Filistin’e karşı uyguladığı terör eylemini sona erdirecek, soykırımını durduracak, askeri, ekonomik, sosyal, sportif ve diplomatik yaptırımları derhal hayata geçirecek tedbirleri almaya çağırıyoruz.
Dünya Müslümanları İsrail Mallarının hatta onlara açık destek olan ülkelerin alımını, satımını boykot etmeye davet ediyoruz. Çünkü İsrail Mallarına verilen her kuruş gazeli kardeşlerimizin tepesine bomba olarak düşmektedir.
. İslam ülkeleri barış gücü kurulmalıdır.
ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerin BM topluğu içinde veto haklarının bulunması ve bu veto hakkı olan ülkelerin kendilerinin de çıkarcı işgalci, sömürücü olma vasfına sahip olmaları adaletli davranmalarına, zulmü, işgali savaşı önlemelerine engel olmaktadır.
Onun için. İslam Ülkeleri İşbirliği teşkilatı çerçevesinde İslam barış gücü adı altında İslam Ordu Teşkilatı derhal kurulmalıdır. İslam barış gücü askerleri derhal Gazze’ye gönderilmelidir.
D-8 projesi İsral’in zulmünü engelleyecek en büyük projedir.
D-8 Projesi’nin hükümet tarafından hayata geçirilerek İslam ülkelerinde var olan gönül birlikteliğinin güç birliğine dönüştürülmesi için derhal adım atılmalıdır.
Aksi takdirde ülkemizin ve dünyanın değişik yerlerinden yükselen çığlıklar; zalimler tarafından bir sinek vızıltısı gibi algılanmaya, Gazze’de olduğu gibi insanlar ölmeye, ocaklar sönmeye yürekler yanmaya devam edecektir.
İsrail Elçileri Gönderilmeli, İsrail’deki elçiler geri çekilmeli
Eş zamanlı olarak İslam ülkeleri İsrail Elçilerini derhal sınır dışı etmeli, İsrail’deki elçilerini de geri çekmelidir.
İsrail Başbakanı Savaş suçlusu olarak yargılatılmalı,İsrail Terörist Devlet ilan edilemeli
Eş zamanlı Olarak İslam Ülkeleri İsrail Başbakanı ve Genel Kurmay Başkanının savaş suçlusu olarak evrensel mahkemeler tarafından yargılanması için girişimde bulunmalıdır. İsrail Terörist Devlet ilan edilemelidir.
Filistin Devleti kurulmalı ve İslam Ülkeleri tarafından tanınmalı
Filistin Devleti kurulmalı ve İslam ülkeleri tarafından eş zamanlı olarak tanınmalıdır. Filistine yapılan saldırı İslam ülkelerine yapılmış saldırı kabul edilmelidir.
. Barışı sağlamakla görevli BM, NATO’ ve AB’nin ve bazı körfez ülkeleri Gazze’de yaşanan vahşete seyirci kalsa da biz kalamayız. Çünkü Filistin Cennet mekan Abdulhamitin emaneti, Kudus’ün Mescidi Aksanın Yılmaz bekçileridir. Ümmetin onuru ve gururudur. Gazze’yi İsrail’in eline bırakmak emane hıyanet etmektir. Kudüse Mescid-i Aksaya’ saygısızlıktır. Filistinin düşmesi Kudus’ün,Mescid-i Aksa’nın düşmesidir. Mescid_i Aksa’nın düşmesii top yekun İslam âleminin düşmesidir. Onun için Filistin özgür olana kadar, saldırı durana kadar, Filistinde çocukların yüzü gülene kadar hep alanlarda Gazze’nin yanında olacağız. Terörist devleti lanetlerimizle boğacağız. mustafakir19@gmail.com
Memur-Sen Ankara İl Ve Eğitim-Bir-Sen Ankara 1 No’lu Şube Başkanı Mustafa Kır’ın Haymana Cimcime Meydanında “Gazze’ye Destek İsraile’lanet “Basın Açıklamasıdır
NEYİ BEKLİYORUZ? HAYATTA KALAN SON FİLİSTİNLİNİN ÖLÜMÜNÜ MÜ?
İSRAİL’İN İNSAFA GELMESİNİ Mİ?
Bugün 7 Temmuzdan beri karadan havadan ve denizden Gazze’ye bomba yağdıran öldürmekten, kan dökmekten zevk alan, haktan hukuktan anlamayan Allah’ın lanetlediği, Bebek katili, soykırımcı, Korsan devlet İsrail’i lanetlemek üzere Haymana’dayız. Kutsal şehir Kudüs’ün, kutsal mabet Mescidi Aksa’ nın bekçisi, Osmanlının yetimi, Abdülhamit’in emaneti Ümmetin onuru ve gururu Filistinli Gazze’li kardeşlerimizin yanında olduğumuzu haykırmak için buradayız.
Siyonist devlet öldürmek için her fırsatı değerlendiriyor.
60 yıldan beri Siyonist İsrail’in Filistin topraklarında verdiği çile, akıttığı kan ve gözyaşı bir türlü dinmek bilmiyor. Siyonist devlet öldürmek için her fırsatı değerlendiriyor. Son olarak ta 12 Haziran günü kaybolan, 3 Yahudi gencin ölü bulunması bahane edilerek, 2 Temmuz günü Doğu Kudüs'te 15 yaşındaki Filistinli Muhammed Hüseyin Ebu Hudayr Yahudiler tarafından kaçırılmış ve zorla benzin içirildikten sonra yakılarak acımasızca öldürülmüştür. Ebu Hudayr için düzenlenen cenaze törenine katılan 10 binlerce Filistinli İsrail askerlerince yaylım ateşine tutulmuştur. İşte bir aya yakın zamandan beri Akif’in deyimiyle Gök ölü yağdırıyor, Yer ölü püskürtüyor. Her taraftan beşer enkazı savruluyor.
Gazze’de sadece acı var! Gözyaşı var! Ölüm var! Zulüm var! İşkence var!
Savaşın bile kendi içinde bir hukuku vardır. Evrensel hukuk kurallarına göre; savaş sırasında okulların, hastanelerin, sivil yerleşim yerlerinin, ekili alanların, hayvanların savunmasız insanların hedef alınması yasaklanmıştır. Ancak; İki haftayı aşkın bir süreden beri Siyonist İsrail askerlerinin havadan, karadan ve denizden yaptığı ardı arkası kesilmeyen sınırsız ve kuralsız vahşet saldırıları ile sivil yerleşim alanları, camiler, okullar, hastaneler, resmi kurumlar, köprüler, çeşmeler, elektrik üretim tesisleri trafolar ve tüm alt yapılar ve son olarak ta BM ait olup sığınak olarak kullanılan bir okul yerle bir edilmiştir. Bu güne kadar, aralarında çoğu bebeklerin, çocukların, kadınların, yaşlıların ve savunmasız insanların bulunduğu 15.000 e yakın Filistinli şehit edilmiş,10.000 e yakın Filistinli de yaralanmıştır. Şu an itibariyle Gazze’de elektrik yok, Su yok, gıda yok, can güvenliği yok! Gazze’de sadece acı var! Gözyaşı var! Ölüm var! Zulüm var! İşkence var!
Bu vahşet, Siyonistlerin yaptığı ne ilk vahşettir. Nede son vahşet olacaktır. Siyonist Devletin zaman zaman ateşkes, barış, antlaşma gibi sözcükleri terennüm etmesi onların barışçı olduğunu göstermez. Onların barışı, ateşkesi göz boyamaktan ibarettir. Siyonist devlet. Sistematik olarak her 2 yıl, 1 yılda bir yapılan saldırılarla özellikle çocukları ve kadınları hedef alarak bir nesli yok etmeye çalışıyor.
“Çocuklarını öldürmek yetmez, analarının da öldürmesi gerekir”
Siyonist İsrail hükümeti tam bir firavun politikası izliyor. Bilindiği üzere Firavun; gördüğü bir rüya üzerine doğacak bir erkek çocuğun kendi saltanatına son vereceğini öğrenince yeni doğan erkek çocukları katlettiriyordu. İsrail’in öldürme politikası Firavun’un öldürme politikasından daha alçakçadır. Çünkü Firavun sadece erkek çocukları öldürtüyordu bunlar savaşın tüm kurallarını ihlal ederek suçlu suçsuz demeden masum halkı, kendilerine karşı direnecek gücü olmayan bebekleri, çocukları, yaşlıları kadınları katletmek suretiyle. Filistin halkını adeta bir soykırımına tabii tutmaktadır.
Bir Siyonist Bayan Milletvekili’nin “Filistinli çocukları öldürmek yetmez, onların çocukları ile birlikte analarının da öldürülmesi gerekir.”Sözleri. Diğer taraftan bir grup İsraillinin “Gazze’de okullar açılmayacak Çünkü çocuklar olmayacak “ İfadeleri son derece alçakça ve insanlık dışı bir ifadedir. Bu ifadeler Filistin halkına yapılan saldırıların normal bir saldırı olmayıp, bir soykırım olduğunun da açık belgesidir. Onun için Gazze’de çocukların kadınların hedef alınması bir tesadüf değil, filistini bitirmenin sistematik bir parçasıdır.
Haymana’dan bu alçakça ifadeleri, Terörist İsrail Devletinin yaptığı soykırımı meşru savunma hakkı kabul etmek suretiyle Siyonist katliama çanak tutan AB, ABD Almanya, İngiltere, gibi küresel emperyalist güçlere ve bu vahşete sessiz kalan ve onlara moral destek veren ülkelere ithaf ediyorum.
Bu vahşet karşısında dünya neden kör, neden sağır, neden suskun ve neden sessizdir?
Filistin’de Gazze’de Analar balalar çocuklarının, çocuklar da analarının babalarının gözleri önünde katlediliyor, Filistin’de ana olmak baba olmak çocuk olmak zor. Çünkü Filistin’de çocuk olmak demek; mermilerle, şarapnel parçalarıyla yaşamak demektir, bomba sesleriyle uyanmak demektir. Ninni sesleri yerine, silah seslerini duymak demektir. Esir kamplarında, mahpushane zindanlarında öksüz, yetim, biçare olmak demektir. Beşiğin kundağında, ananın kucağında kanlı Siyonist kurşunlarına hedef olmak demektir. Kısaca; Filistin’de çocuk olmak demek, hayatın anlamını anlamadan hayatın sonunu yaşamak demektir.
Bu vahşet karşısında dünya neden kör, neden sağır, neden suskun ve neden sessizdir. Demokrasi bezirgânı AB ve ABD neden hissizdir. bu zulüm batılı ülkelerin çocuklarına yapılsaydı Acaba sessiz kalabilirler miydi? Hissiz olabilirler miydi? İşte batının insan hakları, çocuk hakları, kadın hakları, demokrasi ve özgürlük anlayışı bu!
Nerede okyanusta buzullar arasına sıkışan balinalar için seferberlik ilan eden BM’ler? Nerede Körfezde petrole batan kuşların yardımına koşanlar? Nerede belediyelerce itlaf edilen köpeklere ağıtlar yakanlar? Nerede çocuk hakları, kadın hakları, insan hakları savunucuları? Nerede Arap Birliği? Nerede Arap şeyhleri ve Kralları? Nerede İslam İşbirliği Teşkilatı Örgütü? Nerede İslam Ülkelerinin Hükümetleri ve Devlet Başkanları?
Neyi bekliyorsunuz. Hayatta kalan son Filistinlinin ölümünü mü? İsrail’in İnsafa gelmesini mi?
Daha neyi bekliyorsunuz. Hayatta kalan son Filistinlinin ölümünü mü? Dostunuz ve müttefikiniz ABD ve Onun. Taşeronu Siyonist İsrail’in İnsafa gelmesini mi? Unutmayın ki; Bu çocukların, bu mazlumların gözyaşı sadece Siyonist İsrail’i ve katil ABD’yi değil, onlara dolaylı ve dolaysız destek veren işbirlikçi hainleri de Bu zulüm karşısında sessiz kalanları da boğacaktır.
BM neyi bekliyor İsrail’in İnsafa gelmesini mi?
Öte yandan İnsanlığın güvenliğini Dünya’nın huzur ve nizamını, sağlamakla görevli BM Teşkilatının bu vahşeti durdurmak için acil tedbirleri alma yerine hala barış ve ateş gibi denenmiş sözcükleri terennüm etmesi İsrail saldırılarına meşruiyet kazandırma çabalarından başka bir şey değildir. Zaten BM’lerin İsrail-Filistin anlaşmazlığı konusunda bu güne kadar yaptığı girişimler, aldığı kararlar Filistin’e yapılan zulmü önlemek için değil, adeta İsrail’in güvenliğini sağlamak için olmuştur.
BOB çerçevesinde ABD’nin Irak işgaline göz yumulmasının, Mısır Halkının % 50 den fazla oyuyla işbaşına gelen Muhammed Mursi’nin darbeyle devrilmesinin, Suriye’de halkının varil bombalarıyla adeta yok eden Esed zulmüne sessiz kalınmasının, Libya Devletinin yıkılmasının altında yatan gerçekte budur.
Onun için İsrail’in saldırılarından vazgeçmesini, BM ve AB ülkelerinin İsrail zulmünü önlemesini beklemek ölü gözünden yaş beklemek kadar abestir. Bütün dünya’da nizam ve intizamı barış ve huzuru sağlamak amacıyla kurulan, Birleşmiş Milletler’in İsrail üyesi midir? yoksa Birleşmiş Milletler İsrail’in kölesi midir? Anlamak mümkün değildir. BM’lerin bırakın savaşı, saldırıyı, işgali ve zulmü önlemesini zalimlerin diktatörlerin işgalcilerin İslam ülkelerine ve Müslümanlara karşı zulümlerini rahatça işleyebilecekleri bir kurum olmaktan başka bir şey olmadığı anlaşılmıştır.
Emperyalist güçlerin İsrail’edestek olmakta gösterdikleri hassasiyeti anlamak mümkündür.
Emperyalist güçlerin Zalim İsrail Yönetimine destek olmakta gösterdikleri hassasiyeti anlamak mümkündür. Çünkü onların bu davranışları Peygamberin “Küfür tek millettir.” Hadisinin “Ey iman edenler Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin onlar birbirlerinin dostudur. Sizden kim onları dost edinirse o da onlardandır.”ayetinin tezahürüdür. Ancak Mısır ve körfez ülkeleri ile bazı İslam ülkelerinin ve onların Hükümetlerinin Müslüman Filistin halkına uygulanan katliama seyirci kalmalarını hatta Siyonist İsrail’e destek veren ülkeleri dost ve müttefik saymalarını anlayışla karşılamak mümkün değildir. Hatta İslam adına son derece utanılacak bir durumdur.
Şeytanla dostluk kurarak cennete giremeyeceğimiz gibi Teröristleri dost ve müttefik kabul ederek de Müslüman’ca hayat sürdürmemiz mümkün değildir. Bu gün Filistin’in Irak’ın, Libya’nın, Suriye’nin, Afganistan’ın Pakistan’ın Çeçenistan’ın, Doğu Türkistan’ın başına gelen bela ve musibetler düşmanlarımızın gücünden ziyade Müslümanların imamesi kopmuş tespih taneleri gibi dağınıklığından kendi güçlerini birleştirme yerine düşmanlarının safında yer almalarından kaynaklanmaktadır.
Neden zalimleri durduramıyoruz? neden mazlumlarımızı koruyamıyoruz?
Şimdi şu soruyu kendimize soralım. Neden zalimleri durduramıyoruz? neden mazlumlarımızı koruyamıyoruz? Çünkü Allah “Müminler ancak kardeştir. Kardeşlerinizin arasında anlaşmazlık olursa aralarını ıslah edin.”, “Allah ve Resulüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; yoksa korkuya kapılırsınız da gücünüz kuvvetiniz, devletiniz gider”,” Hepiniz toptan, Allah'ın ipine (dinine) sımsıkı sarılın, bölünüp parçalanmayın.”,” Ey İman edenler mallarınızla canlarınızla Allah yolunda cihat ediniz.” “Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin dostudurlar.” Buyururken, Peygamberimiz de:”Müminler bir bedenin uzuvları gibidir. Bedenin bir uzvunda rahatsızlık olursa diğer uzuvlar onun acısından rahatsızlık duyar.”,”Müminlerin dertleriyle dertlenmeyen bizden değildir.”,” Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olamazsınız, iman etmedikçe de cennete giremezsiniz.”,” Ey Allah’ın kulları kardeş olunuz.”, “Allah’a Yemin ederim ki! Ya iyiliği emreder kötülükten sakındırırsınız ya da Allah Teâlâ, sizin kötülerinizi size musallat eder. Böyle olduktan sonra sizin hayırlılarınız dua ederler, fakat duaları kabul edilmez.”, "Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanetler, Allah’ın kitabı Kur’ân-ı Kerim ve Peygamberinin sünnetidir.”
Şimdi kendi nefsimizi adil bir savcı edasıyla hesaba çekelim. Müslüman olarak biz Ne yapıyoruz? İslam kardeş olun diyor. Biz düşman oluyoruz. Birbirinizi sevin diyor. Biz nefret ediyoruz. Kardeşlerinizin arasında anlaşmazlık çıkarsa aralarını ıslah edin diyor. Biz ifsat ediyoruz. Hepiniz toptan Allah’ın ipi olan Kurana sımsıkı sarılın diyor. Biz sırt çeviriyoruz,“ Allah’a ve Resulüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin yoksa gücünüz, kuvvetiniz, kudretiniz, devletiniz gider” Diyor. Biz birbirimizin boynunu vuruyoruz. Emri bil mağruf nehyi anil münker yapın diyor. Biz emri bil münker nehyi anil mağruf yapıyoruz. Cihadı terk ediyoruz. Haram olan faizi helal gibi yiyoruz. Zinayı serbest sayıyoruz. Allah dostlarını düşman, düşmanlarını dost görüyoruz. Böyle olunca da gücümüzü kuvvetimizi, devletimizi izzetimizi kaybediyoruz. Sonuçta Siyonistlere, emperyalistlere yem olmaktan kurtulamıyoruz
Kurtuluş İslam’dadır. Kurtuluş Allah’ın kitabına Resulünün sünnetine sarılmadadır.
Kurtuluş İslam’dadır. Kurtuluş Allah’ın kitabına Resulünün sünnetine sarılmadadır. Biz
Müslümanlar; Eğer bir binanın tuğlaları gibi, bir bedenin uzuvları gibi birbirimize kenetlenirsek, birbirimizin derdiyle dertlenir, sevinçlerini paylaşırsak; Allah ve Resulünün emrettiği şekilde kardeşler topluluğu olursak ,işte o zaman hesap değişecektir.C.Hak Ebrehe’nin o rdusu üzerine gönderdiği Ebabil kuşlarını Siyonist İsrail Orduları üzerine gönderecektir. Bedir savaşında İslam ordusu ile birlikte düşmanla savaşan Melekler Müslümanlarla bir olup Allah düşmanlarıyla savaşacaktır. Çanakkale savaşında ulaşan manevi yardım günümüzün Müslümanlarına da ulaşacaktır.
İşte bu gün buradan: Filistin de Irakta ve dünyanın başka yerlerindeki imdat, imdat bize yardım edecek Müslüman, izan ve insaf sahibi insan yok mu? Çığlıklarına karşı başta Türkiye Cumhuriyeti Devleti olmak üzere tüm İslam ülkelerinin hükümet ve devlet başkanlarını, Millet Vekillerini, halklarını İsrail’in Filistin’e karşı uyguladığı terör eylemini sona erdirecek, soykırımını durduracak, askeri, ekonomik, sosyal, sportif ve diplomatik yaptırımları derhal hayata geçirecek tedbirleri almaya çağırıyoruz.
Dünya Müslümanları İsrail Mallarının hatta onlara açık destek olan ülkelerin alımını, satımını boykot etmeye davet ediyoruz. Çünkü İsrail Mallarına verilen her kuruş gazeli kardeşlerimizin tepesine bomba olarak düşmektedir.
. İslam ülkeleri barış gücü kurulmalıdır.
ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerin BM topluğu içinde veto haklarının bulunması ve bu veto hakkı olan ülkelerin kendilerinin de çıkarcı işgalci, sömürücü olma vasfına sahip olmaları adaletli davranmalarına, zulmü, işgali savaşı önlemelerine engel olmaktadır.
Onun için. İslam Ülkeleri İşbirliği teşkilatı çerçevesinde İslam barış gücü adı altında İslam Ordu Teşkilatı derhal kurulmalıdır. İslam barış gücü askerleri derhal Gazze’ye gönderilmelidir.
D-8 projesi İsral’in zulmünü engelleyecek en büyük projedir.
D-8 Projesi’nin hükümet tarafından hayata geçirilerek İslam ülkelerinde var olan gönül birlikteliğinin güç birliğine dönüştürülmesi için derhal adım atılmalıdır.
Aksi takdirde ülkemizin ve dünyanın değişik yerlerinden yükselen çığlıklar; zalimler tarafından bir sinek vızıltısı gibi algılanmaya, Gazze’de olduğu gibi insanlar ölmeye, ocaklar sönmeye yürekler yanmaya devam edecektir.
İsrail Elçileri Gönderilmeli, İsrail’deki elçiler geri çekilmeli
Eş zamanlı olarak İslam ülkeleri İsrail Elçilerini derhal sınır dışı etmeli, İsrail’deki elçilerini de geri çekmelidir.
İsrail Başbakanı Savaş suçlusu olarak yargılatılmalı,İsrail Terörist Devlet ilan edilemeli
Eş zamanlı Olarak İslam Ülkeleri İsrail Başbakanı ve Genel Kurmay Başkanının savaş suçlusu olarak evrensel mahkemeler tarafından yargılanması için girişimde bulunmalıdır. İsrail Terörist Devlet ilan edilemelidir.
Filistin Devleti kurulmalı ve İslam Ülkeleri tarafından tanınmalı
Filistin Devleti kurulmalı ve İslam ülkeleri tarafından eş zamanlı olarak tanınmalıdır. Filistine yapılan saldırı İslam ülkelerine yapılmış saldırı kabul edilmelidir.
. Barışı sağlamakla görevli BM, NATO’ ve AB’nin ve bazı körfez ülkeleri Gazze’de yaşanan vahşete seyirci kalsa da biz kalamayız. Çünkü Filistin Cennet mekan Abdulhamitin emaneti, Kudus’ün Mescidi Aksanın Yılmaz bekçileridir. Ümmetin onuru ve gururudur. Gazze’yi İsrail’in eline bırakmak emane hıyanet etmektir. Kudüse Mescid-i Aksaya’ saygısızlıktır. Filistinin düşmesi Kudus’ün,Mescid-i Aksa’nın düşmesidir. Mescid_i Aksa’nın düşmesii top yekun İslam âleminin düşmesidir. Onun için Filistin özgür olana kadar, saldırı durana kadar, Filistinde çocukların yüzü gülene kadar hep alanlarda Gazze’nin yanında olacağız. Terörist devleti lanetlerimizle boğacağız. mustafakir19@gmail.com