MEMUR-SEN ANKARA İL VE EĞİTİM-BİR-SEN ANKARA 1 NO'LU ŞUBE BAŞKANI MUSTAFA KIR TOPLUMUN FERYADINA TERCÜMAN OLDU.BASIN AÇIKLAMASINDA ÖNEMLİ UYARILARDA BULUNMAKLA KALMADI ÇÖZÜM YOLLARINI DA GÖSTERDİ.
Alkol, uyuşturucu,sigara gibi madde bağımlığı sadece gençliğimizi değil, geleceğimizi de tehdit eden, sağlıklı toplumun oluşmasını engelleyen toplumsal ve sosyal bir sorun olarak karşımızda durmaktadır.
Bilindiği üzere çocuklarımız fizyolojik, biyolojik, psikolojik ve sosyal açıdan birçok değişimi aynı anda yaşayan varlıklarımızdır.Ülkemizin geleceği ve en önemli zenginlik kaynağımızdır.
Eğitim ise insan hayatının belirli bir dönemini değil, tamamını kapsayan beşikten mezara kadar herkesi ilgilendiren bir süreçtir. Aile ilk eğitimin beşiğidir. Bu beşiğin öğretmenleri ise anne ve babadır. Anne, baba ve eğitimciler gençlerin yetişmesinde kimlik ve kişilik kazanmasında en büyük rol modeldir. Çocuklarımızın ve toplumun bozulmasında ve sapmasında aileden ve okuldan aldığı eğitimin doğrudan ilgilisi vardır.
Eğitim, dünyevi ve uhrevi ihtiyaçlara cevap verecek ninelikte olmalıdır
Eğitim konusunda atılacak her doğru adım bir milletin geleceğini kurtaracağı gibi,atılan her yanlış adımda o ülkenin çöküşünü hazırlar. Onun için eğitim sistemi evrensel ve çağdaş olduğu kadar, insanın ruhsal,zihinsel.bedensel,toplumsal milli manevi ve ahlaki değerlerine cevap verecek nitelikte olmalıdır. Yani İnsanın psikolojisi ile birlikte fıtri özelliklerini dikkate almalı,dünyevi ve uhrevi gereksinimlerini karşılayacak mahiyette olmalıdır. Çünkü insan sadece etten, kandan ve kemikten ibaret bir varlık değildir. İnsan beden ve ruhtan yaratılmıştır. Bedeni ihtiyaçlarını karşılamak için yemeye içmeye giymeye ihtiyaç duyduğu gibi ruhunu tatmin edecek inanmaya ve inanç değerleriyle birlikte yaşamaya da ihtiyaç duymaktadır.
Geçmişten günümüze uygulanan eğitim sistemimizin en büyük zafiyeti insan eğitimini ruh ve beden bütünlüğü içerisinde ele almak yerine, maddi ihtiyaçlarını önceleyen bir yaklaşımı öngörmesidir. Sistem insanın yapısına uygun olmadığı için eğitim fabrikası düzgün üretim yapamıyor. Müfredat;çocuklarımızın ruhlarına hitap edemiyor. İstenileni veremiyor. Dünya ve ahiretini birlikte kucaklayamıyor.Velhasıl sorun çözme yerine sürekli sorun üretiyor.
Okullarımız eğitim ve öğretimin yapıldığı, çocuklarımızın kötü alışkanlıklarının ayıklandığı, güzel davranışlarla bezendiği yerler olması gerekirken, bu yanlış uygulama sebebiyle adeta kötülüklerin yuvası haline dönüşüyor. Çocuklarımız okudukça daha faydalı, daha hoşgörülü, daha üretken olması gerekirken,şiddet, cinayet vurgun soygun, madde bağımlılığı gibi kötü işlere bulaşmaktan pençesini kurtaramıyor.
Kötülükler gençliğimizi ahtapot gibi kuşatmıştır
Alkol,kumar,fuhuş,sigara,uyuşturucu gibi bağımlılıklar gençliğimizi bir ahtapot gibi kuşatmıştır. Madde bağımlılığına kimler daha kolay yakalanıyor. Uyuşturucu madde üretimi,satımı,dağıtımı ve kullanımı konusunda neden etkin mücadele yapılamıyor? Alkol ve madde bağımlılığının yaygınlaşmasını önleme konusunda eğitimcilerimiz tarafından neden köklü bir proje üretilemiyor? Sorun sadece bir asayiş meselesi olarak görülmekte neden ısrar ediliyor? Bu konuda ayak sürümenin esbabı mucibesini anlamak mümkün değildir. Eğer acil tedbir alınmazsa alkol ve uyuşturucu mafyasının,toplumu dejenere etmek için uğraş veren ahlaksız şebekenin mevzilerini daha sağlam hale getirecekleri bilinmelidir.
Şüphesiz hızlı nüfus artışı, hızlı şehirleşme, milli,manevi,ahlaki,kültürel ve sosyal bağların zayıflaması, başta internet olmak üzere teknolojinin olumsuz kullanımı, yanlış arkadaş seçimi, bozuk çevre, anne ve baba baskısı, geçimsiz ve parçalanmış aile yapısı, irade zayıflığı gibi hususlar alkol ve uyuşturucu bağımlılığını tetiklediği gibi sebepler mazeret olarak öne sürülmektedir.
Bunların dışında gençliğin rol model kabul ettiği para, mal,servet,şehvet ve şöhretle ruhlarını tatmin edemeyen bazı sanatçıların madde bağımlılığına ilgi duyması ve bunların gözaltına alınışına ilişkin görüntülerin allandıra pullandıra televizyon ekranlarından yayınlanması, sonradan bir kahraman gibi toplumun içine geri salınması, milli ve manevi değerlerden nasiplenemeyen para ve karizma düşkünü gençlerde madde bağımlılığına karşı bir eğilimin oluşmasında etkili olduğu da bir gerçektir.
Kötülükleri önleyici tedbirler, teşvik edici çalışmaların çok gerisinde kalmaktadır
Özellikle Doğu ve güneydoğu bölgeleri, büyükşehirler ve metropol ilçelerin ,metruk gece kondukları, varoşlar, okul çevreleri,parklar başıboş, işsiz güçsüz gençlerin barınağı, çetecilerin sığınağı,uyuşturucu tacirlerinin en güvenli ve en gözde mekânı haline gelmiştir.
Başkentin cadde, sokak ve meydanlarına, her gün atılan müstehcen resimlerin bulunduğu fuhuş içerikli kartlar, Reyting kaygısı ve bol para kazanma arzusunun yanında. nikahsız beraberlik, zina, çarpık ilişkiler, eş aldatma, lüks hayat, emeksiz kazanç temin etme gibi inanç, gelenek ve ahlak dışı mefhumların enjekte edilmesi amacıyla yayınlanan Tv dizileri toplumun adeta kimyasını bozmaktadır.Ne yazık ki kötülükleri önleyici tedbirler, kötülükleri teşvik edici çalışmaların çok gerisinde kalmaktadır.
3 yılda alkol ve madde bağımlılarının sayısı 3 kattan fazla artmıştır
Bu gün gençler üzerinde yapılan istatistikî rakamlar tüyler ürpertici boyuttadır. Uyuşturucu madde ve alkol bağımlılarının sayısı 2004-2010 yılları arasında 4 kat, Son 3 yılda ise 3 kat arttığı ifade edilmektedir.Diğer taraftan askeri birliklerde yapılan anket sonuçlarına göre uyuşturucu kullandım diyenlerin yüzde 10'nun üzerine çıkması, madde bağımlılarının birden çok maddeyi kullanır hale gelmesi, eroin,kokain,morfin,esrar, ecstasy, captagon, bali,tiner,kafein ve tütün gibi madde kullanma yaşlarının ilkokula kadar inmesi bu maddelerin dışında Bursa'da 14-18 yaşlarındaki gençlerin ölümlerine sebep olan bonzai adı verilen ve zararları saymakla bitmeyen kimyasal uyuşturucu kullananların sayısının gidereke artış göstermesi tehlikenin boyutunu ortaya koymaktadır.
Ancak gençleri madde bağımlılığına iten; ister kötü arkadaş seçimi ve bozuk çevre, ister aile ilişkilerindeki iletişimsizlik,ister anne -baba baskısı, isterse parçalanmış ve geçimsiz aile yapısı gibi sebepler olsun, çocuklarımızı alkol ve madde bağımlılığına iten olumsuzlukların baş müsebbibi milli ve manevi değerlerden mahrum ruhsuz eğitim sistemimizdir. Çünkü sistem sadece öğretim üzerine kurgulanmış , eğitim ve terbiye kısmı yok sayılmıştır.
Alkol ve madde bağımlılığının artış göstermesinin sebebi manevi tahribattır
Alkol ve madde bağımlılığının önlenemez yayılışının sebepleri ahlaki erozyon ve manevi tahribattır. Ahlaki erozyonun temel kaynağı ise insanın yaradılış yapısını dikkate almadan verilen maneviyatsız eğitimdir. Gençlerin istikbale yönelik hayallerinin yıkılması geleceklerinin karartılması, yarınına güvensizlik, işsizlik, yoksulluk, sorun çözme, öfkelerini kontrol altına alma iletişim kurmada zorluk çekmeleri, sosyal becerilerin zayıflığı, aile ve çevreden okula taşıdıkları disiplinsiz davranışları tedavi edecek yeterli rehberlik hizmetlerinin okullarda sunulamamasıdır.
Çocuklarımız, istikbalimizin teminatı, güzel vatanımızın güvenilir ve tükenmez gücüdür. Nüfusumuzun % 25 i 18 yaşın altındadır. Sadece Öğrenci sayımız 24 milyonun üzerinde olup, bu rakam bazı ülkelerin toplam nüfus sayısının üzerindedir. Bu enerjik gücü, gereği gibi değerlendirebilen ve kontrol altında tutabilen ülkeler için en büyük hazinedir. Aksi takdirde Gerekli tedbir alınmadan Milli ve manevi değerlerden mahrum olarak yetiştirilen gençlik ne zaman ve kimlerin elinde patlayacağı belli olmayan serseri bir mayın gibidir.
Kötülükleri yok etmenin yolu, kötülüğe giden yolların kapatılmasından geçer
Yanlış uygulanan eğitim sistemi ve işsizlik gibi durumlarla patlama noktasına getirilen gençlik için derhal çok acil tedbir alınmalı ve radikal çözümler üretilmelidir. Kontrolsüz internet kullanımı, cinsel içerikli TV programları, şiddet konulu film ve diziler aile yapısını yozlaştıran magazin programları, intihar, cinayet haberlerini kısıtlayıcı tedbirler alınmalıdır. Çocukluktan yaşlılığa, anaokulundan üniversiteye kadar insanın maddi ve manevi yapısı dikkate alınan uyumlu ve ahenkli müfredat ve buna bağlı hiçbir müdahaleye tabi tutulmayan bilimin verilerine uygun, evrensel içerikli kitaplar hazırlanmalıdır.
Devlet aile-aile -okul, okul -çevrenin birbiriyle çatışan eğitim uygulamaları terk edilmelidir. Çocukların manevi eğitimine ağırlık verilmeli, dini bilgiler ve kültürümüze uygun terbiye batıda olduğu gibi ana sınıfından itibaren verilmelidir. Din ile devleti, devlet ile toplumu barışık yaşatacak tedbirler alınmalıdır.
Sinekler avlamakla bitirilemez. Uyuşturucu alanı satanı, şiddet ve taciz edenin, elbette cezalandırılması gerekir. Ancak. Bu da beşikten mezara kadar insanın bedeni ve ruhi ihtiyaçlarını karşılayacak bir eğitim sisteminin hayata geçirilmesi ile mümkündür.İşte o zaman insanlığın barış ve huzuruna, ülkesinin ve milletinin refahına katkı sunacak herkesin gurur duyacağı gençlik yetişecektir.